“Ex oriente lux”; ışık doğudan yükselir. Lüksün kelime anlamı “ışık”. Lux, Luxe, Lüks hepsi aynı kökten geliyor. Lüks için neden bu kelime kullanılmış bilmiyorum. Lüks insanların gözünü kamaştırdığı için olabilir mi acaba?
Pahalı ürünlerin ve nadir olanakların kullanılması ile kişinin statüsünün yükselmesi veya öyle görünmesine ve bu tarza lüks diyoruz. Bazıları için lüks anlık bir davranış iken, bazıları için ise hayat boyu içinde oldukları bir yaşam tarzıdır. Yani lüks dışarda değil, kafasının içindedir. Aileden gördükleri ve yaşam biçimidir. Genellikle lüks bu insanlara yakışır.
Parayı sonradan bulup da, zorlama ile lüks yaşayanlara da “sonradan görme” diyoruz. Lüks tüketimde ana konu, pahalı ürünün niteliklerinden çok, gerisinde duran soyut anlamıdır. Lüks yakın zamana kadar harcanan para miktarı, araç, giyim gibi kıstasları ile tanımlanıyordu. Günümüzde ise yapılan harcamaların yanında, başka kişilerin yapamayacağı aktiviteleri yapma, deneyimleme de lüksün trendi haline geldi. Yani bunu sadece ben yapabiliyorum düşüncesi.
MOTİVASYONU NE?
Klasik lüks davranışın temelinde en pahalı, en kaliteli ürüne, en nadir olanına sahip olmak ve gösteriş yatarken, günümüzdeki lüksün temelini ise kişisel mutluluk ve tatmin oluşturuyor. Ama işin temelinde yine çok para var. Daha açık şekli ile; kişi ait olduğu grupta lider olmak, ünlenmek, kendi sınıfının üzerinde bir sınıfta olduğu imajını yaratmak istediği için lükse yöneliyor. Statü kazanmak için lüks giyim, parfüm ve kozmetik, içki, saat ve mücevher, yat, uçak, eğlence, mobilya alıyor ve pahalı seyahatlere çıkıyor.
TURİZMİN LÜKSÜ
Türkçede bir laf var ya; “Ne kadar ekmek, o kadar köfte”. İşte lüks turizmde de aynı mantık var. Ne kadar paran var, o kadar lüks turizm yapabilirsin. Çok paranın azı ile az lüks, çok ama çok paran varsa, lüksün üst sınırı yok. Çok yüksek gelire ve birikime sahip kişilerin özel beklentileri ve istekleri doğrultusunda dizayn ediliyor bu tatiller.
Peki lüksün ölçüsü ne? Alt sınırı var mı acaba? Genellikle günlük harcaması bin dolar ve üzeri olan turiste lüks turist diyoruz. Eh fena değil. Türkiye’ye gelen turistlerin toplam harcamalarının ortalama 650 dolar olduğunu düşünürsek, günde bin dolar, tatilde de kişi başı 8-10 bin dolar çok iyi para. Üst sınır dediğimiz şey de, bu çok zenginler için geçerli değil. Para var, çare var.
LÜKS TURİST KİM OLA Kİ?
Kişiler genellikle kendini bir tık yukarda görme, gösterme eğilimindedir. Bunu sadece kişinin arzusu değil, olanakları belirliyor aslında. Ama gösteriş işin temelinde yatan mantık. Bir özenti. Özellikle haberleşmenin internet üzerinden çok hızlı yapıldığı bir dönemde, dünyada kimin ne yaptığını anında öğreniyoruz. Sosyal medya sağ olsun. Tabii en çok fakirler özeniyor zenginlerin hayatlarına.
Lüks turisti ikiye ayırabiliriz rahatlıkla. Birincisi nesiller boyu aynı şekilde yaşamış, aristokrat bir aileden gelen, yani böyle bir geleneği ve göreneği olan kişiler. Yani önceden görmüş, sonradan değil. Dedesi de böyle yaşamış, babası da, muhtemel çocukları da böyle yaşayacak. Yani adam ben lüks yaşayayım diye çaba sarf etmiyor. Yaşam şekli bu zaten. Bunu yapmak için de zaten nesillerin birikimine sahip.
"PARA BENDE, KRAL BENİM”
İkinci tip lüks tüketiciler ise tabii seyahat de bunun içinde, bunlar parayı sonradan bulanlar. Diyelim son on yılda ihaledir, rüşvettir, kayırmadır veya ticarettir, bir şekilde çok para sahibi olmuş, “Benim diğer zenginlerden ne farkım var?” deyip, başlıyor paraları savurmaya. Önce kendi çevresinde, sonra da ülke çapında ünlü, hatta kral adam olma çabası.
Alt yapısı olmadan, paranın gücü ile lüks yaşamaya çalışanların davranışlarından başlayarak, her şeyleri sırıtıyor tabii. En ayırıcı özellikleri de, aldıklarını, yaptıklarını “gösterme” istekleri. Yani adam yaptığını kendisi için değil, başkasına göstermek için yapıyor. Onun da tatmin şekli bu. Tatile çıktığını, önce paparaziler biliyor. Magazin gazetecileri de bundan besleniyor. Onları tatili sakin, gözlerden uzak yapmak kesmiyor. Yaptığı tatili insanlar bilmezse, harcadığı para boşa gitmiş oluyor.
DÜNYANIN ZENGİNLERİ
Bu arada dünyanın en zenginleri Türkiye’de tatil yapıyorlar, bundan kimsenin haberi olmuyor. Gözlerden uzak, sadece kendisi ve ailesi için. Lüksün tüm olanaklarını kullanıyor. Bizim hayal gücümüzün ötesinde bir harcama, ama kimsenin haberi olmuyor. Türkiye’de lüks turizmi en iyi yapan, 65 ülkeden zenginleri ülkemize getiren, sessiz sedasız ülkemize döviz akıtan bir seyahat acentesine danışmanlık yapıtım iki yıl. Dünyanın en zenginlerini getiriyor ama, bunun reklamını yapmıyor. Yapılmasını müşteri de istemiyor zaten. Adam tatili kendi için yapıyor çünkü. Bazen otel müdürlerinin bile haberi olmuyor kimi ağırladıklarından.
Korumaları aile bireyleri gibi geliyor birlikte. Rezervasyonlar asistanları adına. Bırakın otel müdürünü, bazı durumlarda bizim acente personeli bile kim olduğunu bilmiyor gelenin. Çünkü şatafat yok, gösteriş yok, sadece tatil var...
Tatilin gerçek anlamında tatil.
LÜKS ULAŞIM VE KONAKLAMA
Lüks turist genellikle kendi uçakları ile seyahat ediyor. İçinde 10 kişilik olanı da var, Boing 737 de, A200 de. Yani kocaman bir yolcu uçağını adam kendine özel uçak olarak yaptırmış. Eh para var, çare var. Özel uçağıyla gelen adam oteline taksi ile gidecek değil ya. Helikopter transferi istiyor. Otellerin en pahalı odaları, kral daireleri... Farklı olacak, halka karışmayacak... Son yıllarda en çok tercih edilen konaklama şekillerinden biri de lüks villalar. Lüks diyoruz, adı üzerinde. Kuşadası veya Ayvalık’ta güzelim sahilleri hiç eden “kooperatif villası” cinsinden değil. Günlük kirası 15-20 bin avro. İyi otellerin kral dairelerinden pahalı.
GLAMPİNG
Glamping turizm terminolojisinde lüks çadır, bungalov anlamına geliyor. Yani kampın lüks olanı. Diyeceksiniz ki, çadırın lüksü mü olur? Olur olur. Devasa bir çadır, içinde her türlü konforu olan. Jakuzi yahu, jakuzisi olanları var. Böyle lüks bir çadır yaptırıyorum desen, 20-30 bin doları gözden çıkartman lazım. Bunu da en iyi Pakistan’ın ürettiğini söyleyelim bu arada.
PANDEMİ VE LÜKS TURİZM
Bu pandemi de nereden çıktıysa? Ne güzel turizm yapıp gül gibi geçiniyorduk. Turizm ne, Kovid-19 yaşam şeklini değiştirdi dünyanın. Tabii turizmi de. Eskiden devasa otellere gazoz kasası taşır gibi turist taşırdık. Tıka basa doldururduk “Her şey dahil, Türkiye hariç” otellere. Ucuz malzemeden yapılmış, bin çeşit açık büfe yemeklerini doldururlardı tabaklarına tepeleme. Görgüsüz, ucuzun peşindeki turist kitleleri. Ama pandemi geldi, işler bozuldu. Bozulur tabii, akıllı turizm yapmazsan, her şeyi para olarak görürsen sonuç bu. En kısa zamanda döneceğin köşeye ulaşmanın çabası içinde bir hırs ki, gözünü kör etmiş.
Artık kalabalıkların olduğu yere gitmiyoruz. İnsan yığınlarının içindeki, yorucu tatiller yok artık. Herkes köşe bucak kaçıyor insanlardan. Uzakta, yalnız, dinlendiren tatillerin peşinde. Ne var peki? Parası olanlar yat tatilleri yapıyor. Gözden uzak butik oteller, hatta evler bir-iki haftalık kiralanıyor, hatta birkaç günlük sadece. Otellerin büyüğü, en büyüğünde kalmak bir statü sembolü iken, artık onlar gözden düştü. Gerçek olan şu; Pandemi dolayısı ile genel turizm büyük çüküş yaşarken, dünyada ve ülkemizde büyüyen tek turizm “Lüks Turizm” oldu.
ABARTMAYALIM LÜTFEN
Lüks yaşam biraz da abartma sanatı. Abartacaksın ki farklı olasın. Paran ve görgün varsa bu lüks dengeli abartılıyor. Veya abartıldığının pek farkına varılmıyor. Geçenlerde Bodrum’a bir müşterimiz özel uçağı ile geldi. Bisikletleri özel uçağa sığmamış. Arkadan başka bir özel uçakla da bisikletleri geldi. Ne bu yaaa? Şahit olduklarımız gerçekten şaşırtıcı. Başka birisi anlatsa, inanmam. Ama kendimiz şahit olunca, biliyorsun ki gerçek. Kadın pilotuna diyor ki “Oğlum sen şimdi bi koşu Moskova’ya gidiyorsun. Ben evde bir şeyler unutmuşum. Onları alıp geliyorsun. Ama sağda solda oyalanma.” Budur yani. Sanki çocuğu bakkala yolluyorsun. Zenginlik zor zenaat.
LÜKS TATİLİ KİM PLANLAR
Öncelikle yoldan geçene tur satan acenteler değil. Bu kesin. Bunun birkaç nedeni var. Önce bu adamlara ulaşıp, onların güvenini kazanmak gerekiyor. Sonra da onların yaşam tarzını, alışkanlıklarını, ilgi alanlarını, zevklerini biliyor olmak. İş dönüp dolaşıyor, yine görgülü, köklü ailelere geliyor. İşte yurtdışında, bir apartmanın herhangi bir katındaki seyahat acentesi, sadece 5-10 zengin ailenin tatillerini planlıyor. Bütün işi bu, başka iş yapmıyor. Bu kişilerin kökenine baktığımızda, bunlar da onlardan. Yani lüksü yaşadığı için bilen, kökenleri o köklü ailelerden olan kişiler.
LÜKS TURİZM SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?
Önce baktığınızda, har vurup, harman savuran insanları görüyorsunuz. Karbon ayak izi, su ayak izi vs. Savurgan turist, kötü turist diye düşünüyorsunuz. Ama kazın ayağı öyle değil, çevreci olmayan, sürdürülebilir olmayan asıl kitle turizmi. Eğer turizm bir ekonomik hareketse, amaç çevreye en az zarar vererek kazanç sağlamaksa, o zaman 10 bin zengin turistin gelmesi, bir milyon normal turistin gelmesinden daha iyidir. Kazanç aynı, doğaya verdiği zarar çok çok daha az. Al sana sürdürülebilir turizm.
Buradan öğrendiğimiz şu; Bu kitle turizm garabeti bu ülkenin yakasını kolay kolay bırakmaz. Ama biz bir yandan da hızla katma değeri yüksek turizme yönelmeliyiz. Kültür turizmi, gastronomi turizmi, sağlık turizmi, doğa turizmi, glamping gibi. Bir de turizmin başarısını turist sayısı ile değil, turizmin getirisi ile ölçmeyi anlayabilmemiz gerekiyor.
Zenginin parası, züğürtün çenesini yorar misali, ben de yazıyı uzattıkça uzattım. Ama insan her gün yeni bir şey öğreniyor. Bizim de turizmde öğreneceğimiz çok şey var. Çalışmaya, öğrenmeye devam...