Bankacılık sektöründeki son veriler, Türkiye'deki borçlanma krizinin her geçen gün daha da derinleştiğini ortaya koyuyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından açıklanan haftalık verilere göre, tüketici kredilerinde 2024 Şubat ayından 2025'in aynı dönemine kadar geçen sürede tam 530 milyar 828 milyon TL'lik devasa bir artış yaşandı. Bu rakam, ortalama bir vatandaşın günlük hayatında hissettiği ekonomik zorluğun resmi istatistiklere yansıması olarak değerlendiriliyor.

Şubat 2025 itibarıyla tüketici kredileri 2 trilyon 92 milyar TL seviyesine ulaşırken, bireysel kredi kartı borçları da 1 trilyon 875 milyar TL olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde tüketici kredilerinin toplamı 1 trilyon 562 milyar TL seviyesindeydi. Bu dramatik artış, vatandaşın temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile krediye yönelmek zorunda kaldığının açık bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

İhtiyaç kredilerinde patlama yaşanıyor

Tüketici kredileri içerisinde en büyük pay, 1 trilyon 492 milyar TL ile ihtiyaç kredilerine ait. Bu durum, vatandaşların günlük yaşam giderlerini karşılamakta zorlandığını ve temel ihtiyaçlar için borçlanmak zorunda kaldığını gösteriyor. İkinci sırada ise 531 milyar TL ile konut kredileri yer alıyor. Konut fiyatlarındaki olağanüstü artış, vatandaşları daha yüksek miktarlarda ve daha uzun vadeli kredilere yönlendiriyor.

BDDK'nın 21 Şubat 2025 tarihli verilerine göre, yalnızca 2025 yılının ilk iki ayında tüketici kredilerindeki artış 73 milyar TL'yi buldu. Bu hızlı artış, ekonomik göstergelerdeki iyileşme söylemlerine rağmen, hane halklarının refah seviyesinin giderek düştüğünü ve kredi bağımlılığının arttığını ortaya koyuyor.

Yasal takipteki kredilerde alarm veren artış

Vatandaşın ödeme gücünün giderek zayıfladığını gösteren en önemli veri ise yasal takibe alınan kredi miktarındaki artış. BDDK'nın açıkladığı rakamlara göre, 2025 yılının başından bu yana geçen iki aylık sürede takibe düşen kredi miktarı 328 milyar 754 milyon TL'ye ulaştı. Bu rakam, milyonlarca vatandaşın borçlarını ödeyemediğine işaret ediyor.

Bankaların tahsil edemediği ve takipteki alacaklara düşen tüketici kredileri 69 milyar TL'yi aşarken, bireysel kredi kartlarında bu miktar 68 milyar 902 milyon TL olarak gerçekleşti. Batık kredi miktarındaki bu hızlı artış, ekonomik zorlukların vatandaşların ödeme kapasitesini nasıl etkilediğini çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

Ekonomistler uyarıyor: "Borç sarmalı derinleşiyor"

Ekonomi uzmanları, kredi borçlarındaki bu hızlı artışın sürdürülebilir olmadığı konusunda uyarılarda bulunuyor. Artan enflasyon ve yüksek faiz oranları, vatandaşların borç yükünü daha da ağırlaştırırken, ödeme güçlüğü çekenlerin sayısının artması bekleniyor.

Tüketici kredilerindeki bu artış trendinin devam etmesi halinde, finansal sistemin istikrarını tehdit edebilecek bir borç krizine dönüşme riski bulunuyor. Özellikle dar gelirli vatandaşların, temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile kredi kullanmak zorunda kalması, sosyal ve ekonomik açıdan endişe verici bir tablo çiziyor.

Borç yapılandırma talepleri yükseliyor

Artan borç yükü karşısında, vatandaşların borç yapılandırma talepleri de hızla artıyor. Bankalar ve finansal kuruluşlar, müşterilerinin ödeme güçlüğü çekmesi nedeniyle, vade uzatma ve faiz indirimi gibi yapılandırma seçenekleri sunmak zorunda kalıyor.

Çalışanların yüzde 63’ü ara zam isteyecek Çalışanların yüzde 63’ü ara zam isteyecek

Ancak uzmanlar, bu tür geçici çözümlerin sorunu ertelemekten öteye gidemeyeceğini, asıl çözümün gelir dağılımındaki adaletsizliklerin giderilmesi ve reel ücretlerin artırılması olduğunu vurguluyorlar. Kredi borçlarının sürdürülebilir seviyelere indirilmesi için kapsamlı bir ekonomik programın gerekliliği her geçen gün daha fazla hissediliyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ