Seksen yaşına ulaşmış gazeteci-yazar ve de safkan bir Cumhuriyet çocuğu olarak, iktidar çıkışlı şu "Cambaza bak!" politikalarından nefret eder hale geldim!
Cumhur ile Millet bir ittifak uğruna karşı karşıya getirilir mi?
Demek geliyor ve getiriliyormuş ki, 31 Mart yerel seçimlerine tam 16 gün kala erkek egemen kirli siyaset oyunları ile "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" ndeki yürüyüşte konu ısıtılarak tekrar "ezan" tartışması ile karşımıza çıkarıldı!
Polisin "kadınlar gününde" direniş değil, yürüyüşünde, malum karşı koyma jenerikleri! arasında iddiaya göre, inşaat halindeki camiden gelen ezan sesine bir de ıslıklamalar karışmış! Bu "ezana karşı saygısızlık" olarak gösterilmek isteniyor!
Polisimiz, Tv'deki "Bir zamanlar Çukurova" dizisinde "Fekeli" rolündeki Kerem Alışık'ın "Uhulet ve suhuletle" tavsiyesi gibi donatılıp gönderilseydi, sanıyorum peşi sıra gelen "yalanlarla, dolanlarla, tehdit ve hakaretlerlerle" ambalajlanıp, malum medya kuruluşlarına servis yapılmasaydı "uhulet ve suhuletle" pekala Cumhur ve Millet İttifakı kol kola, belediye başkanlarını seçmek üzere sandığa koşa oynaya giderlerdi...
Cumhur İttifakı'ndan sayın Binali Yıldırım'ın hızlı trenine binecek yolcular için sanıyorum önümüzdeki 16 gün yeterli bir derlenme toparlanma süresidir diye düşünüyorum...
Ama nasıl?
"Uhuletle ve suhuletle"
* * *
Dün olduğu gibi bugün de yandaş basında göreceğiniz gibi, Cumhur'un başından, yani Devlet ağzından yapılan karalamalar, adres göstermeler pişmiş aşa su katmıyor mu?
Şu bazı liderler var ya, şu bazı liderler! Tv ekranları ve meydan tartışmalarında insanlarımıza "grip virüsü" aşılarcasına bol bol hakaret, kavgacı ve ayrıştırıcı sözler yükleyip evlerine gönderiyor!
Dolayısı ile Türk Dili'nin o güzelim söylemleri ve tavsiyeleri ile yatak istirahati yerine sokaklara salınan virüslü seçmenler maalesef huzumuzu bozuyor!
* * *
Üzerinize afiyet! Bendeniz de aynı dertten muzdaribim! Bazı sayın liderlerimizin aşıladığı virüslü kelimelere yazımın içinde rastlarsanız, kusurumu afedin!
Ya Recep, ya Bay Kemal, ya Bahçeli...
Havada bulut yok. Genel Seçime 4,5 yıl var. Erdoğan "4+ yarım yıl" daha başımızda. Bu yalan yağmuru altında nasıl yollara düşüp nasıl "beraber ıslanacağız! " söyler misiniz?
Bana sorarsanız; Uhulet ve suhuletle...
****
Bakın, tanzim satışı, beka sorunu, sahte senet ve bidiğiniz diğer saçma sapan konular arasında Meral Akşener'e, "Birisi içerde, sıra sende, kaçacak deliğin de yok!", Kemal Kılıçdaroğlu'na da aynı yollu suçlamalar yapan, hatta bazılarını da terörist safına koyup "defolun gidin", bazen coşup "Hain", "Vatan hainleri" denilen günlerden geçiyoruz!
Çivisi çıkmış siyaset ortamında bir yandan da istifa söylentileri, parti kurma teşebbüsleri, transferler ve de Kılıçdaroğlu'nun da iddialara karşı "belâ" okuması, gündemden düşmeyen konular...
Öyle ise yazıma "Transfer" başlıklı bir fıkra ile noktayı koymak istiyorum:
Küçük oğlu, milletvekili babasına sormuş:
"Baba sizin partiden biri çıkıp da, öbür partiye giderse, ne olur?"
"Hain olur oğlum!"
"Peki, ya başka partiden biri sizin partiye girerse?"
"O mu? O da doğru yolu bulan insan olur..."