Dört kişi iyi arkadaş olmuştu.
Birlikte geziyor,
Birlikte yiyor,
Hatta birlikte kalıyorlardı.
Düzgün işleri olmadığından,
Hiçbirinin de parası yoktu.
***
Yine hep birlikte,
Aylak aylak dolaşırken,
Durumlarına acıyan,
Yaşlı bir adam,
Bunlara biraz para verdi.
“Bu para ile ne istiyorsanız alın” dedi
***
Dört kişiden biri İranlı idi.
“Bu parayla engür alalım” dedi
İkinci kişi Arap'tı.
O ise itiraz ederek,
“Aksilik etme. Ben engür istemem, ineb isterim” dedi.
Üçüncü kişi Türk'tü.
O da diğerlerine itiraz etti.
“Olmaz ben inep istemem,
Engür de istemem,
Ancak üzüm isterim” dedi
Rum olan son kişi,
Hepsine itiraz etti.
“Bırakın bu lafları.
Engür sevmem,
İneb hiç tanımam,
Üzümü de istemiyorum.
Bence bu para ile,
İstafil alalım” dedi
***
Alacakları konusunda,
Anlaşamayan dört arkadaş,
Birbiriyle çekişmeye,
Hatta dövüşmeye başladı.
***
Uzun süredir parkta oturup,
Dört arkadaşı izleyen,
Orta yaşlı bir adam vardı.
Yerinden kalkıp geldi.
Neden kavga ettiklerini sordu.
Doğru dürüst yanıt veremediler.
***
Kavga konusunu dinlediğinde,
Orta yaşlı adam gülümsedi.
Çünkü söylediklerinin,
Anlamından haberleri yoktu.
***
Dört arkadaşa dönüp,
“Be hey akılsızlar.
Engür Farsça'da,
İneb Arapça'da,
İstafil ise Rumca'da aynı anlama gelir.
Yani üzüm demektir.
Zaten aynı şeyden bahsediyorsunuz.
Neyin kavgasını ediyorsunuz?”
***
Kıssadan hisse...
Yarın seçim var.
Hangi dilde söylenirse söylensin,
Demokrasi güzel şeydir.
Onu yaşamak varken,
Kavga etmenin alemi yok...