Furkan Doğan.
Kayseri Fen Lisesi
12. sınıf öğrencisiydi.
İnandığı doğrular vardı.

Çabaladı, didindi, uğraştı,
Mavi Marmara gemisiyle,
Filistin ambargosuna karşı,
Düzenlenen eyleme katıldı.

Pek çok gönüllüyle birlikte,
Sabaha karşı baskına uğradı.
İsrail komandoları ateş açtı.
Furkan da silahsızlardandı.

Ne oldu, nasıl olduysa,
Onca insan arasından,
ABD pasaportu da bulunan,
Furkan ateş altında kaldı.

Dört kurşunu kafasına,
Bir kurşunu göğsüne sıkanlar,
Silahsız insanların eyleminin,
Nasıl katliama döndüğünü gördüler.

Ne nutuklar atıldı, ne sloganlar.
Furkan için yakılan ağıtlar.
Aradan beş yıl geçtiğinde,
Yandı bitti kül oldu...

Şimdi Furkan'ın katilleri,
Dolarla ödeyecekler diyetlerini,
Bir de GDO'lu yiyeceklerle,
Ve gelirse gaz ile...

Furkan ve onun gibiler,
Hayatlarının dolara, gaza,
Siyasete kurban edildiğini görseler,
Acaba ne düşünürlerdi?

3 aylık Miray bebek...
İsminin anlamı,
Yılın ilk aylarında doğan,
Ay ya da güneş gibi parlak demek.

Henüz konuşup derdini anlatamadı.
Dünyayı hiç tanıyamadı.
Büyüklerin kirli savaşında,
Kanlı fotoğrafıyla düştü yüreklere.

Belki büyüyebilseydi,
Fen lisesine de gidebilirdi,
Bilim adamı, sanatçı olabilirdi.
Hiçbirini öğrenemeyeceğiz artık.

Miray bebek ile Furkan,
İğrenç siyasal hesapların,
Coğrafyamızdaki iki örneği sadece.
Hızlanan toplumsal bir çöküşün,
Ahlaksızlığın, kirli pazarlığın ara toplamı...

Furkan'ı beş yılda unuttuk ya,
Meraklanmayın Miray bebeği,
Yeni yılla birlikte unuturuz.
Yeni yılla birlikte doğması gerekirken.

Miray bebekten, Furkan'a,
Bu ülkenin çocukları, gençleri,
Birer birer kurban edilirken,
Asıl önemli olan vicdanlarımız.
Sahi, o ne diyor ki, sordunuz mu?