Henüz gazetelerin birinci sayfalarına göz atma fırsatını bulmadan İzmir- Kemeraltı çarşısına girdiğim andı… Belli ki, matbaalardan aldıkları gazetelerin boya kokuları uçmadan kalabalığın arasına dalan seyyar bayi avazı çıktığı gibi bağırıyordu:
-Yazıyor!
İkinci de arkasından satışa başladı:
-Yanıyor!
Üçüncüsü de çıkageldi :
-Ciğerlerimiz yanıyor!
-Milas’taki yangın Bodrum’a ulaştı!
-Manavgat’ı bir çocuk yakmış!
Aşağı yukarı 10 gündür Türkiye’yi dört koldan saran yangınların bir özetini bu mobil bayilerden aldım!
Peki tatmin oldum mu? Tabii ki, hayır…
Öyle ya, haberlerin anlık etkisi başka, uzmanların görüşleri ile desteklenen yorumlar ise farklı idi…
En basiti, genel kanaat “sabotaj ihtimalini” öne çıkarıyordu…
Orman teşkilatı muhakkak ki, ilk tedbirlerini aşırı yaz sıcaklarına göre alıyordu… Ama, yetmiyordu; havadan destek gerekliydi! THK’nun 3 uçağı neden hala hangarlarda “süs biberi” gibi duruyordu? Akla pek çok şüphe, pek çok soru geliyordu; ama açıklamalar nedense tatminden uzaktı! İşte Milas’ta Termik Santral’ e dayanan yangın! Galiba işin ciddiyetini burada anladık: İklim değişikliği, dünyadaki “mega yangınlar” gibi bizim de kapımızı çaldı!
Tek teselli, bakanların, hatta Cumhurbaşkanı’nın yangın alanlarına girerek “Devlet, bu yaraları saracak!” şeklinde söyledikleri sözlerdeydi…
***
Yıl: 2021… Aylardan Ağustos… İktidarı ile muhalefeti ile herkes 2023’ün 29 Ekim’ine kilitlenmiş durumda… Tam 2 yıl, 3 ay sonra Atamızın, Atatürk’ümüzün bize emanet ettiği Cumhuriyet’imizin 100’ncü yılına “Atatürk’ün envanterindeki” alanlarla girmek istiyoruz. Örneğin, Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk Hava Alanı ve diğerleri gibi…
Hoş! Uçağımız çok! Ama, ata yadigarı bu ormanların üzerinde uçacak yangın uçağımız var mı, yok mu? Bilemiyoruz! Sonuç: Sağ olsun fedakar ormancılarımız, sağ olsun Kurtuluş Savaşımız’daki gibi itfaiye erlerine hortum ve su taşıyan fedakar kadınlarımız … Ve çizdiğim bu figürler arasında İzmir’in dağları, ormanları, spor tesisleri havaalanları konuşulacak, hatta marşlarla hatıralar destek
lenecek. Ama, nedense bazı kafalarda, hatta belediye Başkanlarında (!) marşlar ters tepki yaratıyor! Örneğin İzmir Marşı çalarken, insanlar gururlanırken, işte o kafa “küçük beyinliler” diye bağırması (Videolarla sabit) akla zarar bir şey!
***
Tabii ki günlerdir Türkiye’nin konuştuğu konu ve de konu başlığı şu: Orman ve canlılar… Orman ve insan… Mega yangınlar dönemi… Öyle ya, kaç gündür ülkemizin dört bir yanı alevlere teslim; bunları konuşmayacağız da başka neleri konuşacağız? Dolayısı ile insanların tepkileri, ormancıların, belediyelerin ve de hükümetin görüşleri hedefe konuldu; durmadan nokta atışları (!) yapılıyor:
-Yangına nasıl müdahale edilir? -Karşı ateş uygulaması! -Ekosistem tartışmaları- Kızıl çam konusu
Bu tartışmalar arasında yangınların biri bitiyor. Biri başlıyor…
Ama önemli olan kafalardaki o yangınını söndürmek…
O malum Belediye Başkanı; ciğerlerimiz yanarken müsaade edin de İzmir’in dağlarında çiçekler açsın. Çanakkale Boğazı’ndan geçerken, yurdun çeşitli dağlarına yazılan “Önce Vatan”, “Ne mutlu Türküm diyene” yazılarını belki yangınla karartmış olabilirler! Ama yeşerecek bitkiler gibi yeni nesillerin kafasından asla Türkiye sevdamızı kazıyıp yok edemezsiniz…