"Tamam Google, hava nasıl?" sorusuyla başlayan maceramız, artık hayatımızın merkezine yerleşmiş durumda. Akıllı telefonlarımızdaki sanal asistanlar, evlerimizdeki akıllı hoparlörler ve giderek karmaşıklaşan yapay zeka algoritmalarıyla etkileşim halindeyiz. Peki, bu yapay zeka asistanlarını ne kadar iyi tanıyoruz?
Siri, Alexa, Google Asistan gibi isimler artık hayatımızın vazgeçilmezleri. Başlangıçta basit görevleri yerine getiren bu asistanlar, günümüzde duygusal zeka sergileyebiliyor, kişiselleştirilmiş önerilerde bulunabiliyor hatta şakalar yapabiliyorlar. Bu gelişmeler, insan-makine etkileşimini yepyeni bir boyuta taşıyor.
Yapay zeka asistanları ilk hayatımıza girdiğinde insanlar biraz çekimserdi. Telefonunda bir asistan olduğunu bilmek, birçoğuna "Acaba dinleniyor muyum?" paranoyası yaşatıyordu. Haksız sayılmazlar; dijital gizlilik tartışmaları bugün hâlâ devam ediyor. Ancak asistanlar zamanla güven sağladı, hayatımızı kolaylaştırarak kendilerini sevdirdiler. Onlara hava durumunu sorduk, yemek tarifleri istedik, hatta "Beni sabah 6’da uyandır" gibi görevler bile verdik.
Yapay zeka asistanları, sadece önceden programlanmış komutlarla çalışan sistemler değil. Onlar da bizim gibi öğreniyorlar, bizim alışkanlıklarımızı takip ediyorlar. Bu alışkanlıkları nasıl ediniyorlar? Elbette ki verilerimiz sayesinde.
Bir an için durup düşünelim. Yapay zeka asistanlarımızın neler yapabildiğini listeleyelim. Karmaşık soruları yanıtlayabilirler, öğrenebilirler, bizimle iletişim kurabilirler. Ama duygularımızı anlayabilirler mi? Belki yüzeysel bir şekilde evet, ancak derin bir anlamda hayır. Yapay zeka’nın duyguları yok en azından şimdilik!
Yapay zeka asistanlarının geleceği oldukça parlak görünüyor. Yakın gelecekte, bu asistanlar daha da akıllı hale gelecek, duygusal zekaları artacak ve hayatımızın her alanına daha fazla entegre olacaklar. Ancak bu durum, beraberinde yeni etik sorunları da getirebilir. Yapay zeka’nın hayatımızdaki yeri giderek derinleşiyor. Onlara isim veriyoruz, bazen şaka yapıyoruz, hatta kızabiliyoruz. Ama belki de yapay zekanın bize öğreteceği en önemli şey şu: İnsanı anlamak, sadece bilgiyle değil, duyguyla mümkün.