Pitbull Terrier, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasilerio ve bu türlerin melezleri yasalarımıza göre “ tehlikeli” kabul edilen köpek cinsleri… Yani onlar yasaklı ırklar.

Google’da kısa bir araştırma yaparak siz de bu cinsler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Ama ben size bu cinslerin ortak özelliğini söyleyeyim: Bu köpeklerin hepsi güçlü kuvvetli hayvanlar.

Asla doğuştan saldırgan değiller… Ama saldırgan yetiştirildiklerinde tehlikeli olabiliyorlar!

***

Peki, saldırgan yetiştirmek tam olarak ne demek?

Bir canı döve döve, gerektiğinde aç bırakarak, kimi zaman tacizle saldırgan bir karaktere dönüştürmektir. Ona, dövüşürse sahibi tarafından incitilmeyeceğini, saldırırsa yemek yiyip karnını doyurabileceğini, bunları yapmasının hayatının tek amacı ve görevi olduğunu öğretmektir.

Özellikle dövüş için yetiştirilmeyen ama insan veya diğer hayvanlara karşı saldırgan davranış sergileyen köpekler var bir de… Onlar dövüş köpeklerine göre nispeten daha iyi şartlarda yetiştiriliyor olsalar da, aşırı korumacı davranışları sahipleri tarafından sürekli ödüllendirildiği için “tehlikeli” hale dönüşüyorlar.

***

İşin özeti şu: Bu hayvanların aslında bir suçu yok! İnsan veya hayvan fark etmez, hangi canlıyı bebeklikten bu şekilde yetiştirseniz saldırganlaşır, davranış bozukluğu sergiler.

Yani kara listeye alınan köpek cinslerine özgü bir durum yok ortada.

Ama maalesef onlar, insanların vicdansızlığının, kötülüğünün ve çirkinliğinin kurbanı olmaya devam ediyor. Onlar yasaklanıyor, onlar suçlanıyor, onlar ölüme mahkum ediliyor.

Mağduru korumak yerine, mağdur edenin elini kolunu sallayarak hayatına devam etmesine müsaade eden bu adaletsiz sistemin bir türlü değişmemesi ise hepimizin vicdanlarını kanatıyor!

***

Adil bir düzende, bu hayvanları mağdur eden insanlar amasız, fakatsız, iyi halsiz şekilde hapis cezası alırlardı…

İdeal bir dünyada, hayatları boyunca mağdur edilen bu canların fiziki ve ruhi yaraları özel rehabilitasyon merkezlerinde iyileştirilirdi.

Biliyorum, ideal bir dünyada yaşamıyoruz. Ama bu, ideal bir dünya için çabalamayacağımız, mücadele etmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

Yasaklı köpeklerle ilgili ülkemizdeki eksiklerden biri de saldırgan davranış eğilimi olan köpeklerin rehabilite edilebilmelerini sağlayacak bir ortamın yaratılmaması.

Bu işin uzmanları tarafından doğru metotlarla söz konusu köpeklere şiddetle öğretilen davranışların değiştirilebileceği; yeniden eğitim verilen köpeklerin sevgi görecekleri ailelere sahiplendirileceği, mağduriyetlerin giderileceği bir rehabilitasyon sistemi oluşturulmalı.

Yurt dışında bu tip köpekler için özel olarak kurulmuş rehabilitasyon merkezleri var ve harika işlere imza atılıyor. Bu merkezlerin çoğu sponsorlar, bağışçılar, gönüllüler tarafından destekleniyor.

Acaba diyorum, bizim ülkemizde de en azından bir pilot bölgede elini taşın altına koyacak sponsorların desteği, STK ve gönüllülerin katılımı ile böyle bir rehabilitasyon merkezi kurulamaz mı?

İdeal bir bakımevi nasıl olmalı?

Türkiye’de, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası ile belediyelere verilen görevlerden biri de hayvanların yaşam haklarına uygun şekilde bakımevleri kurmak ve hizmette tutmak. Ancak şu bir gerçek ki; ülkemizde sahipsiz, güçten düşmüş, yaralı hayvanlara hizmet vermek için kurulan mevcut rehabilitasyon ve bakımevleri maalesef ideale yakın olmaktan çok uzak… Tabii bir de henüz bakımevi olmayan çok sayıda belediye de var!

Ülkemizde iyi bakımevi örnekleri hiç mi yok, derseniz; bu işin hakkını vermeye çalışan, yatırım yapan, yeterli kadro ve altyapısı olan, hayvan seven personelin görev yaptığı bakımevleri de var ama maalesef sayıları bir elin parmağını geçmiyor.

SKANDALLAR BİTMİYOR

Hemen her gün yeni skandalların sosyal medyaya yansıması sayesinde kötü bakımevi örneklerini görüyoruz. Şu anda gündemde olan ikisini hatırlayalım:

Elazığ Bakımevi’nde hayvanların açlıktan birbirilerini yediği korkunç görüntüler belgelenmiş; hayvanseverlerin mücadelesi sonrasında belediyeye dava açılmıştı. Elazığ Belediyesi’ne ait Hayvan Hastanesi ve Geçici Bakımevi’nde hayvanlara kötü muamelede bulunulduğu iddiasıyla sorumlular hakkında ‘görevi kötüye kullanma’ iddiasıyla açılan davanın duruşması önceki gün Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma 25 Ocak 2022'ye ertelenirken, Ankara, Diyarbakır, İzmir ve Elazığ Baroları ile Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), Hayvanları Koruma Kurtarma ve Yaşatma Derneği'nin (HAYKURDER) müdahillik talepleri reddedildi.

Kısa bir süre önce de Giresun Espiye Belediyesi’ne ait bakımevinden, sokak köpeklerinin yasaya aykırı olarak yaşam alanlarından alınıp küçücük kafeslere kapatıldıkları, uyuz hastalığı olan köpeklerin yan yana kafeslere koyulduğu ve önlerine de kuru ekmek atıldığı, bir tanesinin uyurken öldüğü ama olduğu yerde bırakıldığı berbat görüntüler sosyal medyaya yanmıştı. Olay üzerine hayvan hakları savunucuları suç duyurusunda bulundular.

UYGULAMASI ZOR DEĞİL

Bakımevi gerçeği hep gündemde olması gereken konulardan biri… Bakımevlerinin iyileştirilmesi ve düzeltilmesi için denetim mekanizmasının hayata geçirilmesi, görevini yapmayan sorumsuz belediyelerin ise cezalandırılması gerekli.

Peki, ideal bir bakımevi nasıl olmalı? Hayvan Hakları Federasyonu'nun (HAYTAP) hazırladığı kılavuz çalışmasında bu sorunun cevabı ayrıntılı şekilde verilmiş. HAYTAP, iş birliği yaptığı bazı bakımevlerinden resimler ve örneklerin de yer aldığı bu çalışmanın tamamını resmi internet sitesi üzerinden paylaşmış. Çalışmada “bakımevlerinin en önemli prensibi” şu şekilde özetlenmiş:

“Bakımevleri hasta-yavrulu-yaralı-mağdur ve evinden atılmış hayvanlar için olmalı, bunun dışındakiler 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve genelgeler gereği alındıkları yere bırakılmalıdır.”

Çalışmanın can alıcı bazı başlıkları şöyle:

Bakımevi doğal koşullarda olmalı: Bakımevleri mümkün olduğunca doğal koşullarda olmalıdır. Toprak, taş, bitki, ağaç ve geniş gezinti alanları olmazsa olmaz unsurlardır. Genellikle toprağın pis ve zor temizlendiği, betonun ise daha kolay temizlendiği kabul edilir. Bu yüzden çoğu barınağın dış alanları bile betondur. Halbuki toprak daha sağlıklı ve temizdir. Beton toprak gibi değildir. Kendini temizleyip yenileyemez. Su ile yıkandığında pislik üstünden gider ama mikroplu ortam kalır. Güçlü dezenfektanlar veya çamaşır suyu kullanılması gerekir. Bu da ne kadar iyi durulanırsa durulansın, hayvanlara kimyasal madde bulaşması demektir.

Kulübeler için önemli kriterler: Kulübelerde en önemli özellik, tabanı mutlaka eğimli olmalıdır. İçi yıkandığında kesinlikle su kendi akıntısı ile akmalıdır. Hiçbir işçi bu kulübelerin içini çok iyi kurulamaz. Su birikintileri kalırsa özellikle kışın hayvanlar için çok zararlı olur.

Kulübeler tahta veya beton olsun, fark etmiyor, mutlaka içinde penceresi olmalıdır. Bu pencereler yerden çok yüksek olmamalı; yazın açılmalı, kışın da içerden kapatılmalıdır.

Kulübeler çevresinde ikişer metre gibi bir beton terası kalacak şekilde bir beton zemine oturtulmalıdır. Kalan alan toprak olmalıdır. Kulübenin önünde büyük bir gölgelik konulmalıdır.

Ünite ve bölmelerin özellikleri: Bakımevi girişinde güvenlikçi olan bir kulübe bulunmalıdır.

İlk gelen köpeklerin konulduğu, yan yana dizilmiş kapalı alanlar, bunların teras ve bahçeleri şeklinde oluşturulmuş bölmelerin bulunduğu karantina bölümü olmalıdır.

Yavrulu annelerin ayrı kalabilecekleri, en az üçer metrekarelik, içinde ısıtıcısı olan, önde toprak alanı bulunan özel bölmeler olmalıdır.

Sokağa terk edilmiş küçük cins köpekler için Terrier Evleri tabir edilen özel bölmeler yapılmalıdır. Ev ortamına alışık bu hayvanlar için bölmeler bir oda gibi tasalanmalı, bir kanepe, bir ısıtıcı bulunmalıdır. Sahiplendirme için de öndeki toprak teras alan büyük olmalıdır.

Sokak köpekleri için büyük gezinti alanı olan, gölgelikleri olan, büyük kulübeleri bulunan özel bölümler olmalıdır. Yavruluktan yeni çıkanlar, küçükler, orta boylar, büyükler, agresifler, çok uysallar ayrı ayrı bölmelerde tutulmalıdır.

Uyuz köpekler, orta boy ve büyük olanlar ayrı olmak üzere iki bölmede tedavi edilmelidir.

Ameliyat sonrası hayvanların konduğu bölmeler kliniğe yakın bir yerde konumlandırılmalıdır.

Hayvan hakları için toplanıyorlar

Adil Kentler Derneği tarafından 26 Ekim Salı günü İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda hayvan haklarını geliştirmeye yönelik “Diyalog Toplantısı” yapılacak. Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Veteriner Hekim Halis Özcan, “Hayvan Hakları için Harekete Geçiyoruz” sloganıyla yürüttükleri Hayvan Hakları İzmir Yerel Eylem Planı projesi kapsamında düzenleyecekleri toplantı ile İzmir' deki yaklaşık 450 bin civarındaki sokak hayvanının sahipsiz olmadığını, yaşam haklarının İzmirliler tarafından korunduğunu ortaya koymak istediklerini aktardı. Hayvan Hakları İzmir Yerel Eylem Planı’nda uluslararası ve ulusal mevzuatın durum analizi, yerel yönetimleri hak temelli bakış ile besleme, barınma ve üreme gibi konuların yer aldığını dile getiren Özcan, Diyalog Toplantısı’nda İzmir'in adil bir kent oluşuna katkı sağlamak isteyenlerle bir araya gelmek istediklerini belirtti.

Sosyal Medyadan İnciler

Bu hafta, aslında sosyal medyada uzun süredir dönüp dolaşan ve benim de paylaşmaya niyetlenip de bir türlü fırsat bulamadığım bir fotoğrafa yer vermek istiyorum.

4 farklı kareden oluşuyor bu fotoğraf. Şöyle alıcı gözüyle baktığınızda ilk 3 kare hayvanların kumsaldaki izlerini gösteriyor. İlkinde bir köpeğe ait olduğu belli olan pati izleri var. İkincisinde bir kuşun perdeli ayaklarının sevimli izi çekilmiş. Diğerinde de yumurtadan yeni çıkmış caretta caretta’ların denize koşarken peşleri sıra bıraktıkları motifin harika izi fotoğraflanmış.

Peki, dördüncü karede ne var dersiniz?

İnsanların kumsalda bıraktığı çöpler… Maalesef bizden geriye kalan iz genelde bu oluyor. 

Elbette duyarlı, asla doğaya çöp atmayan çok sayıda insanımız da var ama bir o kadarı da yediğini içtiğini ormanda, kumsalda, parkta bırakmaktan çekinmiyor. Sokaklarımızdaki kirliliği ise saymıyorum bile!

Kendimiz dışındaki canlılardan öğreneceğimiz dersler var. Bunlardan ilki: Doğayla uyum içinde, ona saygı göstererek yaşamak.

Kimi Takip Etsek?

Bu hafta biraz konsept dışına çıkıyorum belki ama Instagram’da 1.3 milyon kişinin takip ettiği “hotdogs” adlı hesabı önermek istiyorum. Hotdogs sosyal medyada “meme” adı verilen komik paylaşımlarıyla meşhur… Bu hesapta her konuya yer veriliyor. Hayvanlarla ilgili de gülümseten paylaşımlarla sık sık karşılaşıyorsunuz.

Haftanın Karesi

“Bi dakka… bi dakka! Annem bana ‘seni yerim’ derken gerçekten yemekten mi bahsediyormuş?”

Şekerpareler kalıcı ailelerini bekliyor

İzmir Karaburun’da dünyaya gelen, birbirinden sevimli yavru köpeklere, havalar iyiden iyiye soğumadan sıcak yuvalar aranıyor. Evde veya bahçede bakılabilecek sevecen minikler, yavru bakımından anlayan bilinçli hayvanseverlere sahiplendirilecek. Telefon: 0532 651 73 23

Bakımevi onların son durağı olmasın

Karaburun Bakımevi’nde terk edilmiş iki av köpeği yeni ailelerine kavuşmak için dört gözle bekliyor. Bu güzel köpekler kalan ömürlerini burada geçirmesin. Av için kullanacaklara değil, can dost edinmek, onlara gereken sevgiyi ve ilgiyi göstermek isteyenlere yuvalandırılacaklar. Telefon: 0532 651 73 23

Van melezi güzel kız sokakta yapamaz

Bayraklı’da sokağa terk edildiği düşünülen ve Ela adı verilen 3 aylık Van kedisi kırması güzel kıza sıcak bir yuva aranıyor. Sokaktaki büyük kedilerden sürekli dayak yiyor ve aç kalıyor. Bu şekilde ve hele ki kış gelince hayatta kalması zor. Bir an evvel ömürlük yuvası olsun. Telefon: 0534 848 55 96