Yeni yıl ile birlikte birçok karar alınır. Bunlardan birkaçı da doğrudan sağlığımız ile ilgilidir genellikle. En sık fazla kiloların verilmesi, düzenli spora başlamak ya da radikal diyet değişikliği için oluşur bu karar süreci.
Gerçekten de ideal bir sağlık için, genetik ve çevresel faktörlerin bir bütünü olarak ortaya çıkan hastalık tablolarının tümünü düşündüğümüzde, fit bir vücut, ideal kilo ve sağlıklı bir beslenme, doğrudan ya da dolaylı ama mutlaka hastalık süreci ile ilintilidir. Tıp camiasında sıklıkla kullandığımız ‘hastalık yoktur hasta vardır’ anlatımı, yapı olarak aynı olmakla birlikte her bireyde farklı seyredebilen hastalık patolojisini veciz bir şekilde ortaya koymaktadır.
İdeal kilo, boy, cinsiyet ve yaş ele alındığında sağlıklı bir yaşam sürmek adına önerilen kilo aralığıdır. Bunun için de yaygın ve basit bir yöntem hesaplaması vardır: Vücut kitle indeksi. Bu kapsamda, toplam vücut suyu, yüzey alanı, bazal metabolizma ve yağ dağılımını ölçmek de mümkündür, ancak vücut kütlesinin, uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplan kitle indeksi en sık kullanılan hesaplama sistemidir ve ideali 20 ila 25 arasında olmasıdır.
Ana problem de bu aşamadan sonra ortaya çıkıyor: Eğer fazla kilolar varsa nasıl verilecek? İdeal kiloda iseniz nasıl korunacak?
İdeal kilo için bilinçli beslenme herşeyden önemli. Tuzu azaltmanın böbrek hastalıkları, kalp damar hastalıkları ve obezitede ortaya çıkan olumlu etkisi biliniyor. Bütün otoriteler günlük 5 gramdan fazla tuzun zararlarını teyit ediyor. Maalesef ülkemizde bu oranın 3 katı bir kişi başı tüketime sahibiz! Üç beyazlardan tuzu anmışken de şeker ve unlu besinlere mesafe koymanın önemine değinmeden geçilemez herhalde!
Bu kapsamda, günlük yemek çeşidi tercihlerimizi sebze ve lifli besinlerden yana kullanmak yapılacak en basit çözüm gibi görünüyor. Yeterli lif alınımı ve karnabahar, brokoli ve lahana türü sebzeler, gerek günlük yeterli beslenme ve gerekse kalın barsakla kanseri ve damar sağlığının devamlılığı için en yararlı diyet seçimi.
Bazı olumsuz uluslararası politik gelişmelerde ‘yaşadığımız çoğrafya kaderdir’ vurgulaması sıklıkla yapılır ama Zeytinyağı gibi bir nimetin kolayca ulaşılabilir bir zenginlik olması da bir güzellik olarak yine çoğrafyamız ile ilgili. Özellikle doymuş yağ asidinin değil oleik asit olarak adlandırılan doymamış yağ asidinden zengin kimyasal yapısı zararlı kan yağlarından trigliserit asiti düşürdüğü gibi, yararlı HDL kolesterolü de artırmaktadır. Genel olarak bir çok metobolik hastalıkta ve kanserde olumlu etkileri ile bir ilaç gibi olan zeytinyağını, sofranızdan eksik tutmamak gerek..
Sıra et konusu gelince, kırmızı etlerde yağsız olanlar önerilir ve elbette balık her zaman birinci tercih olmalı. Fazla tüketimin başta koroner ve hipertansiyon olmak üzere kalp damar hastalıkları ile birlikte böbrek ve diyabet gibi metabolik hastalıkları tetiklediğini biliyoruz.
Yeni yılda, beslenmede ana yol haritası olarak yukarıdaki tercihleri yapmak,suyu bol içmek, sadece yürüyüş bile olsa hayatınıza düzenli egzersizi katabilmek, sizlere bireysel olarak sağlıklı bir bünyeye sahip olma arzunuz konusunda yarar sağlayacaktır.
Kuşkusuz, sürdürülebilir sağlık kavramı, insanın genetik kodlarından yaşadığımız çevre şartlarının konforuna ve küresel iklim dinamiklerine kadar giden çok geniş bir spektrumu tanımlıyor. Yine de, sağlıklı bireyler olmak için yapacağımız çalışmalar, dünyanın sağlıklı bir gezegen olmasını indükleme potansiyeli taşıyacaktır.
Tüm okuyucularıma, yeni yılda sağlık ve esenlikler dilerim.