3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 13 Nisan 1994 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesinin ardından kurulan RTÜK, zaman içerisinde güçlendi ve kendi başına bir iktidar odağına dönüştü. 2005 yılında yapılan düzenleme ile bugünkü halini alan RTÜK’ün televizyonu veya radyoyu açtığınız zaman karşınıza nelerin geleceğini ya da nelerin gelemeyeceğini belirleyen kurum olduğunu söylemek yanlış olmaz. Televizyon kanallarına verilen ceza büyük tepki aldı.
***
RTÜK'e bir tepki de Basın Konseyi'nden geldi: “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), haftalık toplantılarında iktidarın 'muhalif' gördüğü televizyon kanalarına ceza yağdırmaya devam ediyor. Halk TV ve Tele 1 ile Habertürk televizyonlarına yine cezalar verildi. Üst Kurul'da iktidar temsilcisi üyelerin oy çokluğu ile verilen cezalara Halk TV'de Cumhurbaşkanının eleştirilmesi; Tele 1'de yayın yasağının ihlali ve internet sitesi üzerinden maddi destek sağlaması; Habertürk'te yayın konuğunun Musa Peygamber ile ilgili görüşlerini açıklaması gerekçe gösterildi. RTÜK'ün yine, yeniden halkın haber alma hakkına engel olma telaşıyla televizyon kanallarına ceza yağdırması demokrasiye aykırıdır, ifade ve basın özgürlüğü ihlalidir. RTÜK'ün bu tür çabaları nafiledir, kabul etmiyoruz.”
RTÜK cezaları ile sansürden daha tehlikeli bir noktaya gidiyoruz. Televizyonlara kesilen ağır para cezaları oto-sansür ve dezenformasyonun daha da yaygınlaşmasına yol açabilir. Muhalif görüşlü televizyon kanallarına verdiği cezalar nedeniyle son yıllarda giderek siyasileşme ve sansür eleştirilerinin muhatabı olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ege ve Akdeniz bölgelerinde çıkan büyük yangınlar nedeniyle televizyonlara gönderdiği yayınların nasıl yapılması gerektiğine dair “uyarı” ve sonrasında altı kanala kestiği ağır para cezaları nedeniyle bir kez daha gündemde. RTÜK, son yıllarda artan ve orantısız bir biçimde eleştirel yayın kuruluşlarını hedef alan cezaları nedeniyle hükümetin elinde bir “sansür aracına” dönüşmekle suçlanıyor.
***
Altı televizyon kanalına kesilen para cezalarını eleştiren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ise RTÜK’e tarafsız ve Anayasa ve basın özgürlüğüne uygun hareket etme sorumluluklarını hatırlattı. Kurulun dört yıldır üyesi olan İlhan Taşcı, RTÜK tarihsel olarak her dönem “siyasetin arka bahçesi” olarak kullanılsa da son yıllarda, özellikle Ebubekir Şahin’in başkan olarak seçilmesinin ardından, artan cezalar ve yaptırımlarla tablonun ciddi biçimde ağırlaştığı görüşünde.