“100. Yılında Cumhuriyetimiz ve Atatürk’ün belirlediği 6 temel ilke ne durumda?” ve “Çıkış yolu var mı?” sorularına yanıt arayalım.

Cumhuriyetçilik: Egemenliğin halkta olmasına dayanan cumhuriyetçilik ilkesi ayaklar altında. Anayasa ihlal edilerek, egemenlik ‘Tek Adam’a devredildi. İktidarda ve muhalefette koltuğa oturanlar başarısız da olsa kök salıyor… Atatürk’ün cumhuriyetle eşdeğer tuttuğu demokrasimizin hali de içler acısı!

Laiklik: Sistemin en önemli saç ayağı olan laiklik, kabaca din ve devlet işlerinin ayrılması, iyice rafa kalkmış durumda. Yıllardır referansı din olan bir parti tarafından yönetilen ve hukukun olmadığı bir ortamda demokrasi nefes alamıyor. İşin hazin yönü, Atatürk’ün kurduğu partinin genel başkanının, sürece yaptığı katkı nedeniyle övünüyor olması.

Devrimcilik: Devrimlerin korunmasını ve ileri götürülmesini hedefleyen devrimciliğin adı bile değişti, Dil Devrimi’ne inat ‘inkılapçılık’, artık. Atatürksüz ‘Yeni CHP’ anlayışı bu süreci destekledi; devrim karşıtları baş tacı edilirken, Atatürkçüler partiden atıldı.

Halkçılık: Dil, din, ırk, cinsiyet, sınıf farkı gözetmeksizin tüm bireylerin eşitliğini hedefleyen Atatürk’ün halkçılık anlayışı da yerlerde sürünüyor. Hekim, diplomat gibi nitelikli insan grupları aşağılanabiliyor, kadınların kazandıkları haklar geri alınabiliyor, gençler ülkeden kaçmanın yollarını arıyor.

Milliyetçilik: Irkçı olmayan, Türk olanın değil, ‘Türk’üm’ diyenin mutluluğunu hedefleyen Atatürk milliyetçiliğinin yerini ümmetçilik aldı. İktidarı sürdürmek uğruna, başta Suriyeliler, çok sayıda sığınmacıya, üç kuruş para verene vatandaşlık verildi… Topraklarımızda yabancı asker bulundurma tezkeresi Meclis’ten geçirildi.

Devletçilik: Temeli devletin ekonomik hayatın içine girmesi olan devletçilik ilkesi de ağır hasarlı. Cumhuriyetin kazanımları tesislerimiz yok pahasına emperyal güçlere ve Katar gibi paravanlarına peşkeş çekildi, şimdi de topraklarımız satılıyor.

***

Atatürkçülük yanlışlardan ders çıkarmayı, ileriye bakmayı, çıkış yolu aramayı gerektirir, umutsuzluğa yer vermez. Kılıçdaroğlu gitmedikçe, muhalefetin kazanamayacağı açık; keşke Kurultay öncesi bıraksa. Bırakmazsa, Atatürk’e bağlı CHP’li delegelerin Kurultay'da Özgür Özel’de birleşmeleri gerekiyor. Ardından İYİ Parti, Zafer Partisi ve Türkiye İşçi Partisi gibi partilerin Atatürk’te buluşmaları ile seçimlerde zafer kazanılabilir ve ekonomik koşullar iktidarı erken seçime zorlayabilir.

Umarım Gazze’de hızla ateşkes olur. Cumhuriyetimizin 100. yılını gönlümüzce kutlayamazsak, asıl kutlamayı 5 Kasım’da CHP Kurultayı'nın sonunda yaparız.