Sevgili okurlarım, 2020 yılını anmayı istemediğimiz, “kötü anılarıyla” uğurlamamıza tam otuz beş gün kaldı…

Bozdur bozdur harca mı? yoksa “gidişi olsun gelişi olmasın” mı dersiniz? Bilemiyorum...

Kaç gündür “maske, mesafe, hijyen” kurallarına uyup, toplu taşım araçlarını da kullanmadan çarşı- pazar, eş-dost kapısını çalıp hal, hatır sordum. Hatta siz okurlarımdan gelen mesajlarda bile gidenin arkasından “iyi bir kelam” çıkmadı! desem, inanın yalan olmaz…

Keşke bir-kaç iyi kelam olsaydı da sizlere bozdurup bozdurup Nasrettin Hoca fıkralarına gönderme yaparak anlatırdım...

Hani Sultan Mahmut için söylenen “Vermeyince mabut, neylesin Sultan Mahmut” sözündeki gibi, ben de sizlere bir şeyler anlatırdım…

***

Korona ve deprem korkusu hepimizin moralini ve bağışıklık sistemini alt-üst etti. En yakınlarımıza kadar ulaşan Covid-19 hepimizi bildiğiniz gibi Hayat Eve Sığar (HES) kampına aldı!

Grip aşısı bile “yok” iken biz şimdi el kapılarından Covid-19 aşısı bekler hale geldik.

Galiba lig maçları dolayısıyla “taraftarlık aşısı” ile ayakta kalanlar var; galibiyet bir nevi aşı! Ama, maalesef doktorlar reçeteye “maçlara gidin rahatlayın” diye ilaç yazamıyor; eczanelerde de raflar boş!

***

Bu anlattıklarım takdir edersiniz ki, vaka-i adiye …

Sizler de durum nasıl?

Alaçatı’dan kıymetli dost Bahri Vreskala “galiba daimi ikametgahımız olacak!” deyip içini döktü: “İzmir’deki apartmanda komşumuz olan bir ailenin testi pozitif çıktı. Evde asansör de var, İzmir Milletvekilimiz Atilla Sertel yazdı; İzmir de ‘2500'ün üzerinde ölüm var’ diye” Manavkuyu’daki evini ve Folkart’taki ofisini Kemalpaşa'daki yazlığına taşıyor.”

İzmirlilerin yakından tanıdığı Mustafa Derici de şöyle diyor: “Hazır gündeminizi değiştirerek biz İzmirli depremzedelerinin sorunlarına köşenizi açtığınız için, şahsım, ailem ve Manavkuyu aileleri olarak size minnettarız. Tabii ateş düştüğü yeri yakarmış. Bizim ev az hasarlı olarak tescillendi. Eskilerin tabiri ile buna da şükür dedik. Çünkü yıkılan ve yıkılacak olan, ağır hasarlı, orta hasarlı binalara göre durumumuz daha iyi. Kaybolan, yitirilen canlar, evsiz kalan dağılan ailelere göre de durumumuz şükürler olsun daha iyi. Biz ise Yunan ordusunun İzmir’e girdiğinde o günkü halkın Kemalpaşa ve iç civarlara göçmesi gibi Kemalpaşa’ya sığındık. Depremde evlerini kaybedenlerin geçici barınmaları haricinde Bayraklı sırtları üzerinde TOKİ evleri yapılacak ve bazıları orada ikamet edecekmiş. Bazı yıkılan evlerin yerine yeni binalar yeni yönetmeliğe uygun yapılacakmış. Tabii bu bilgiler kirli bilgiler ve kirli emelleri olanların elinde daha da kirleniyor!

***

Benim de çok yakınım tanıdığım iki ailenin çocuklarının bakıcılarının test sonuçları pozitif çıkmış. Hemen karantinaya alınmışlar. İki aile çocuklarını özel hastaneye götürmüş, negatif çıkınca çok sevinmişler.

Malum hastanelerde yer yok, test sırası hak getire. Özel hastaneler Bakanlığın açıkladığı 250 TL. Rakamının çok üzerinde ödeme yapmışlar. Buna da şükür demişler.

Vallahi! Gördüklerim, duyduklarım karşısında, bana da “sıra bulamayan millet, buna da şükret” demekten başka çare yok galiba!