Sevgili okurlar,
2002 yılında iktidara gelen AKP’nin gizli ajandasında; ulustan ümmete geri dönmek, Türkiye’de “tek tip insan” yetiştirmek, “dindar ve kindar nesil” yaratmak vardı. AKP’yi bu amaçla kurmuşlardı.
Tek tip insan yetiştirmenin mantığında ise “biat” kültürünü topluma yerleştirmek vardı. Cumhuriyet rejimini yıkıp tekrar Osmanlı Hanedanlığına dönüşü amaçlıyorlardı. “600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası bitti.” diyorlardı. Bunu başarabilmek içinse eğitimin içini boşaltacak tüm uygulamaları hayata geçirdiler. Sürekli sistem değişikliklerine gittiler. Aslına bakarsan onların yaptığı tam bir sistemsizlikti. Okulların yönetimlerine ya FETÖ'cüleri ya da imam hatip kökenli kişileri getirdiler. Böylece Türkiye’yi akla ve bilime duyarlı, sevgiye dayalı eğitimden hızla uzaklaştırdılar. Dinsel eğitimi yaygınlaştırdılar, insanların inanç özgürlüklerini her alanda baskıladılar. “Eğitim Birliği” ilkesini yok saydılar. Andımızı okullardan yasakladılar. “İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar” marşımızdan korktular ve okullarda bu marşımızı okutmadılar.
Ne yazık ki AKP iktidarı döneminde ülkemizde; ekonomi, eğitim, savunma, kültür ve diğer birçok konularda; Bağımsız ve ulusal politikalardan vazgeçtiler.
Sevgili okurlar,
Adaletin bu kadar çökertildiği bir dönemde OHAL koşulları altında Türkiye 24 Haziran 2018 günü bir erken seçime gidiyor. Ekonomi göstergelerinin alarm verdiği, işsizliğin tavan yaptığı, doların yükseldiği ve Türk lirasının sürekli değer kaybettiği bir dönemde Türkiye erken seçime gidiyor. İç ve dış borçların karşılanamaz olduğu, cari açığın patladığı, milyonların borç içinde kıvrandığı bir dönemde Türkiye erken seçime gidiyor. YSK’nin Cumhur Başkanı adaylarını belirleyip ilan etmesine karşın HDP’nin Genel Başkanı ve Cumhur Başkanı adayı Selahattin Demirtaş, hak ve özgürlüklerinden mahrum içeride tutsak. Türkiye’de tutsak bir cumhurbaşkanı adayı var. Türkiye, bu koşullarda erken seçime gidiyor. Yüzde 95 özel medya kuruluşuyla devletin bütün yayın kuruluşlarının tarafsızlık ilkesini bir tarafa itip iktidara borazanlık yaptığı bir dönemde, Türkiye erken seçime gidiyor. AKP, devletin bütün gücünü kullanıyor. Buna rağmen seçim mitinglerini izlediğimizde; CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce ezber bozuyor, meydanlarda adeta destan yazıyor. İnce’nin halkla bütünleşen coşkulu mitingleri bir umudun bir değişimin işareti olsa gerek. Eskiden AKP’nin mitingleri uçsuz bucaksız olurdu. Binali Yıldırım’ın Giresun ve Ordu mitingleri ve diğer AKP mitinglerini izlediğimde, halkın mitinglere eskisi kadar rağbet etmediğini gördüm. Kim ne derse desin, bu çarpık düzenin 24 Haziranda değişeceğine dünya bile artık inandı. Millet İttifakı’nın giderek yükseldiğini, Cumhur İttifakı’nın giderek güç kaybetmeye devam ettiğini artık vatandaş da görüyor. Türkiye halkları artık bir kardeşliğe ve barışa birlikte koşuyor. Özgürlüklerin boğazlandığı, insan haklarının hiçe sayıldığı, vatanseverlerin korkutulduğu rejimlerin ömrü fazla uzun olmaz. Tarihe bakın bunun çok örneklerini görürsünüz.
Nefrete, talana, yalana karşı koy ey vatandaş!..
Kim olursa olsun, kul hakkı yiyene karşı koy!..
Yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden…
Zulme karşı koy, başını dik tut!.. Adaletin ve sevginin önünde eğil!..