Ormanlar insanlığa sosyo-ekonomik faaliyetler açısından yüzyıllardır büyük hizmet veriyor. Ancak bugün gelinen noktada; artan nüfus, küresel ısınma ve beraberindeki bir çok olumsuz etken ormansızlaşmanın önünü açıyor.
Bu etkilerden korunmak ve ormanlardan maksimum fayda sağlamak amacıyla yeni bir terim karşımıza çıkıyor: Endüstriyel orman plantasyonu.
Endüstriyel orman plantasyonu uygulamasıyla ülkeler, var olan orman varlıklarını büyütmeyi hedeflerken bir yandan da orman ürünleri ihtiyacının karşılanmasını sağlamayı amaçlıyor. Bu duruma ayrıca “Ağaç tarımı” da deniliyor.
Peki bu noktada Türkiye, hem ormanlarını korumayı hem de odun hammaddesine olan talebi karşılamayı nasıl sağlıyor? Endüstriyel orman plantasyonunda hangi aşamada? Biraz ona bakalım…
Türkiye’de orman alanları ülkenin yüzde 29.4’ünü kaplıyor. Ayrıca Türkiye’de 47 yılda ormanlık alanlarda yaklaşık 2.7 milyon hektarlık artış olmuş. Türkiye’de 2013-2020 yılları arasında ise yaklaşık 61 bin hektar alanda endüstriyel orman plantasyonu çalışması yapılıyor.
Tüm bunlara karşılık Türkiye’yi dünya ile karşılaştırırsak endüstriyel orman plantasyonu aşamasında daha yolun çok başında olduğumuzu görebilirsiniz. Özellikle Çin ve Amerika gibi dünya devi ülkeler, endüstriyel orman plantasyonu çalışmalarıyla 20 milyon hektar alanı aşan arazilerde çalışmalar yapıyor.
Bu açıdan bakılınca Türkiye’nin bu konuda da geri planda kaldığını görebiliriz. Öte yandan Orman Genel Müdürlüğü’nün 2019-2023 dönemi için hazırladığı stratejik planında ise endüstriyel ağaçlandırmaya uygunluğu tespit edilen 330 bin hektarlık potansiyel alanda yapılması planlanan uygulama ile bu oranının artırılması hedefleniyor.
Türkiye’de yılda yaklaşık 30 milyon metreküp odun hammaddesi tüketiyor ve bu oranın 2030 yılına kadar 40 metreküp olacağı tahmil ediliyor. Yani anlayacağınız odun hammaddesine olan ihtiyaç yıllar geçtikçe katlanarak artacak…
Peki bu artışa karşılık Türkiye kendi kendine yetebilen bir ülke mi olacak? Yoksa yine paramız var dışarıdan alırız mı diyeceğiz?
Bu konuda net bir yorum yapamıyorum ancak var olan tabloya bakıp konuşursak, herhalde bugünün koşullarında dışarıdan alma olasılığımız çok yüksek olurdu…
Tüm bu eleştirilerime karşılık yakın bir gelecekte tespit edilmesi kolay bir öngörüyü de sizinle paylaşalım. Türkiye İhracat Meclisi’nin 2023 İhracat Strateji Raporu’na göre, 2023 yılında orman ürünleri sektörü ihracatının yıllık ortalama yüzde 13,7 oranında bir büyüme ile yaklaşık 16 milyar ABD doları olabileceği öngörülmüştür. Yaklaşık 40 milyar dolarlık cari açığı bulunan ülkemiz için öngörülen rakam paha biçilemez gibi duruyor.
Bir diğer önemli konu da dünyada odun hammaddesinin kullanıldığı sektörler. Bunların başında enerji, inşaat, mobilya, kağıt -ki kağıtta son yıllarda yaşanan sıkıntıdan kaynaklı artan fiyatları bilirsiniz- ve selüloz. Bu sektörlerin ihtiyacı olan hammaddeyi karşılayabildiğimizde ya da işleyerek ihracatın önünü açtığımızda yine ülkenin kalkınmasına büyük fayda sağlayabiliriz. Ki bunun beraberinde istihdamın önünü açar, yıllardır süregelen işsizlik sorununa bir merhem sürmüş oluruz.
Sözün özü, endüstriyel orman plantasyonu çalışmalarını doğru bir şekilde başarırsak; ihtiyaç duyulan hammadde temini karşıladığımız gibi, ülkenin kalkınmasına katkı sağlar bir yandan da doğal ormanlarımızı korumuş oluruz.