Toplum olarak bir travma yaşıyoruz. Yaşantımız gazetelerin 3.cü sayfasında yer alan haberlere döndü. Ötekileştirme politikaları iş yerinde, çarşıda, pazarda insan ilişkilerinde saygıyı, iyiliği ortadan kaldırdı, ”Komşu komşunun çöpüne muhtaçtır” sözü havada kaldı.
Başta hayat pahalılığı olmak üzere, can güvenliği, adalet ve özgürlüklerin olmayışı, kadın cinayetleri, liyakatsızlık, yolsuzluk skandalları, partizanlık, göçmenler, doğa katliamları SEVGİSİZ VE UMUTSUZ bir toplumun yaratılmasını tetikleyen başlıca etkenlerdir. Mafya örgütlerinin hesaplaşma alanına dönen ülkede insanlar can güvenliklerini ve kendi adaletlerini uygulamak için bireysel silahlanmaya yönelirken Bunda bugüne kadar uygulanan siyasal, ekonomik, sosyal politikaların katkısı büyüktür.
Atatürk ve Cumhuriyet ilke ve devrimlerini hedef alan FETO güdümlü Ergenekon, balyoz, Kürt açılımı politikaları 15 Temmuz darbe girişimi ile noktaladıktan sonra “ALDATIlDIK” sözü ile üzerine sünger çekilen bu politika Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra da kişisel boyuta indirilerek devam etmiş, devlet gücü ve FETÖ yazar, danışman, iş adamı görünümünde “Kripto” lar tarafından desteklenmiştir.
“Putin” vari bu uygulamalar ülkeyi içte ve dışta bir açmaz içine sokmuştur.
Bu travma ve sevgisizlik ortamından çıkış yolu, DEMOKRASİ’ nin kuralları içersinde bu olumsuzlukları ortadan kaldıracak politikaları üretmektir. Bunun için herkes “Taşın altına” elini koymalıdır.