Kılıçdaroğlu'nun İzmir’de sorduğu “Benimle misiniz?” sorusuna Akşener’in üzeri kapalı yanıtı şöyle oldu: “Hayır, biz seçilecek adaydan yanayız.” Yapılan ikili görüşmenin ardında bir açıklama olmaması, Kılıçdaroğlu’nun Fikret Bila’ya söylediği “Adaylık konusunu konuşmadık” sözleri, anlaşma sağlanamadığını gösteriyor.
Peki şimdi ne olacak? Akşener’in geri adım atmayacağını, kendi siyasi geleceğini tehlikeye atıp, seçilme olasılığı son derece düşük olan Kılıçdaroğlu’nun adaylığına onay vermeyeceğini düşünüyorum. Bu durumda üç olasılık var:
1-Kılıçdaroğlu’nun Mansur Yavaş’ın adaylığını kabul etmesi
2-Üçüncü bir adayda anlaşılması
3-Hem Kılıçdaroğlu, hem Yavaş’ın aday gösterilmesi ve seçimin ikinci tura kalması, ki bu olasılık ilk ikisine oranla son derece düşük.
Yavaş’ın aday olması durumunda, başlangıçta CHP’den yüzde 5-10, HDP’den yüzde 25-30 oranında tepki gelse de, Selahattin Demirtaş’ın Yavaş’ın adaylığını onaylaması ve HDP’nin aday çıkarmayacaklarını açıklaması durumunda, bu tepkilerin yarısından çoğunun ortadan kalkacağını ve Yavaş’ın MHP ve AKP’den kopacak oylarla, yüzde 70’e yakın ezici bir çoğunlukla kazanacağını tahmin ediyorum.
Son gelişmeler, ikinci olasılık üzerinde de kafa yormamızı gerektiriyor. İki hafta önce, kazanabilecek alternatif aday olarak Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i önermiş, ilk turda yüzde 60 civarında oyla seçilebileceğini, iyi bir ‘birleştirici aday’ olacağını ve Eskişehir’de yarattığı mucizeyi Türkiye’de tekrarlayabileceğini yazmıştım. Yazıya gelen olumlu tepkiler, haklı olduğumu düşündürüyor. Yaşının ileri olması nedeniyle gençlerin oy vermekte zorlanabileceği düşünülebilir, ancak tam tersine gençlerle çok iyi iletişimi var ve yıllardır Eskişehir’deki seçimlerde üniversite gençlerinin desteğiyle kazanıyor. Muharrem İnce’nin aday gösterildiği önceki seçimde adayım Büyükerşen’di ve Eskişehir’e giderek bunu kendisine şahsen söyleme fırsatı bulmuştum. O zaman da hasta olduğu, dinamik olmadığı söylentileri çıkarılmıştı. Öğlen uzunca bir görüşme yaptık; gece yarısına doğru tesadüfen geldiği restoranımızda tüm masaları dolaşıp, herkesin elini sıktığını görünce dinamizmine ve iletişimine hayran kalmıştım. Büyükerşen dışında kazanabilecek bir aday da İmamoğlu, ancak İstanbul’u seçim öncesi vermek, mantıklı olmayabilir.
6’LI MASA NE YAPMALI?
6’lı Masa’nın seçim tarihi belli olmadan adayı açıklamama ilkesi doğru, ancak sürekli savunma halinde; oysa gündemi belirleyebilmeli. Örneğin demeli ki: “Seçimin zamanında yapılması durumunda Erdoğan’ın aday olamayacağı konusunda Türkiye’deki tüm Anayasa Hukuku Profesörleri hemfikir. Erdoğan aday olmak istiyorsa, erken seçim tarihi için bizimle uzlaşmak zorunda. Bir seçimin ‘erken’ sayılması için en az 2-3 ay önce yapılması gerekir ve seçim tarihini görüşmeye hazırız.” Bu hamle gündemi belirler ve yüzde 10 barajını aşma olasılığı bulunmayan MHP ile AKP arasında gerilime yol açabilir. Cumhur İttifakı’nın vereceği olumsuz yanıt, ‘seçimden korktukları ve kaçtıkları’ algısını oluşturabilir.
TUNÇ SOYER VE ERDOĞAN
Erdoğan, Başkanımız Tunç Soyer’in İzmir'in kurtuluşu töreninde yaptığı muhteşem konuşmaya yanıt olarak “…bu millet, bu gençlik; inanıyorum ki ilk seçimde bunlara haddini bildirecek” demiş; kendisiyle aynı görüşteyim.