Futbol heyecanı 12 Haziran'da kaldığı yerden devam edecek. Korona virüs karantinası sonrası yaklaşık 3 ay sonra yeşil sahalara inilecek. Futbol takımları yavaştan çalışmalara başladı. 2 aylık karantina döneminden sonra gerek fiziksel gerek taktiksel telafiler 1 ay içinde yapılacak. Hijyen olanakları olarak Süper Lig ile TFF 1. Lig'de büyük bir sıkıntı olmayacağa benziyor ancak alt liglerdeki tesis ve statlardaki koşulların pandemi kurallarına ne kadar uyduğu muamma. Statlardaki tuvaletlerin ne kadar temiz olduğu, rakiplerin ağırlanacağı yerlerin, soyunma odalarının hijyeni soru işareti konular. Futbol Federasyonu'nun devreye girip 2. 3. ve amatör liglerdeki takımların çalışma koşullarını mutlaka makyajdan geçirmesi gerek. Neyse biz yeniden çok özlediğimiz futbol debdebesine geri dönelim ve eski günlerinin gelmesini iple çeken 1928 Bucaspor'u inceleyelim.

***

Her dönem yetiştirdiği yıldız adayı futbolcularla bir dönemin futbolcu fabrikası unvanını boynunda taşıyan Bucaspor, geçen sezon 35 yıl sonra küme düşmüştü. 2010 yılında Süper Lig'i görerek zirveyi gördükten sonra, koşar adım amatöre düşen sarı lacivertlilerde başkan Cihan Aktaş, Buca'nın futbol aşkının alevinin sönmemesi için Tire 1922'nin yarışmacı haklarını aldı ve Ci Group Buca adıyla 3. Lig'de yarışa katıldı. Sonrasında adı 1928 Bucaspor olan sarı lacivertliler, kötü başladığı sezonda Ersin Aka teknik direktörlüğünde son 6 haftada 2. Lig'i zorlar durumda. İzmir kulüplerinin İlhan Palut ve Soner Tolungüç'le birlikte Hataylı hocalarından biri olan Aka, geldiği günden beri savunduğu çağdaş, modern futbolu kısa sürede futbolcularına aşıladı. Neydi peki bu ağızlarda pelesenk olan modern futbol. Alt liglerin olmazsa olmaz taktiği olan ve her zaman işleyen uzun toplar, rakip beklerin arkasına atılan paslar. Dönen toplarda yakalanılan pozisyonlar ve sert hatta çirkinliğe varacak kadar gaddar futbol, alt liglerin yazısız futbol sistemi. Ersin Aka ise 1928 Bucaspor'da yerden pas yapan, sabırlı hücum eden, top kaybedildiğinde hemen pres yapıp oyun üstünlüğünü vermek istemeyen bir yapı istedi. Kendisinin deyimiyle de "Futbolcularım benim istedidiklerimi hemen anladı" dedi ve kafasındaki formül hemen işledi.

***

Kalede Denizlispor'da iken kesin Süper Lig yapar, yeni Cenk Gönen olur yakıştırmalarına mazhar olan Asil Kaan Güler bulunuyor. 1-2 maçta neden 3. Lig'e kadar düştüğünü gösteren hatalar yapsa da kendisine gelen büyük takımda oynama şansını kaçırmak istemiyor. Ya Buca ile bir üst lige yükselir ya da kariyerine 3. Lig'in orta sıra kalecilerinden biri olarak devam eder. Sağ bekte Ufuk Er, bitmek bilmeyen enerjisiyle Ersin Aka'nın hücumda orta sahayı beşleme fikrinin en büyük destekçisi durumunda. Sol bekte Enes Alıç, son dönemde moda olan oyun kurucu bek özelliğini çok iyi kullanıyor. Sol açık ve sağ açıkta da rahatlıkla oynayabilecek kapasitede olan Enes, gelecekte üst liglerde şans bulabilecek kapasitede. Stoperlerde Gökhan Köseoğlu'na zaman zaman Alper Duruk bazı maçlarda Ferhat Çoban eşlik etti. Bu lig için idare eder ancak 2. Lig'e çıkılacaksa ilk değiştirilmesi gereken bölge defans tandemi gibi gözüküyor. Orta sahada Suat Kaya, Galatasaray efsanesi adaşı Suat Kaya'nın yolunda ilerliyor. Henüz 21 yaşında olan junior Suat Kaya, hem ileride hem geride takımın enerji santrali hüviyetinde. Ersin Aka, yine çağdaş futbolun gerekliliklerini uymuş bir çok maçta asıl mevkiisi forvet arkası olan Bertuğ Başdemir'i defansın önünde oyun kurucu olarak kullanmıştı. Bertuğ'u 1928 Bucaspor'un Pirlo'su yapmaya çalışan Ersin Aka, bu hamlesiyle ben üst lig hocasıyım mesajını anlayanlara vermeye çalıştı. Gelelim en parıltılı yerlere. Futbolu izleme sebebimiz olan golleri yaratan kadife ayaklı hücum elemanlarına. Herkes İzmir takımlarındaki kanat oyuncuları Halil Akbunar, Serdar Gürler, Doğukan İnci, Leandro Kappel'i konuşuyor ama en az onlar kadar potansiyelli bir oyuncu barındırıyor Buca. Oğuz Aydın. Saçlarını sarıya boyatıp, yaptığı estetik çalımlarla Neymar'ı hatırlatan Oğuz, umarım onun düşüğü mental hatalara düşmezse Buca gururla övüneceği bir altyapı ürününü Süper Lig takımlarına ihraç eder. Forvet arkasında, bilgisayar oyunu oynayanların bileceği tabirle, bu ligin "bug"ını çözen Gökhan Erdöl her oynadığı dakikada herkesi mest ediyor. Bir çok maçta 22 oyuncu arasında en yaşlı oyunculardan biri olan Gökhan, aynı zamanda 90 dakikanın da en çok koşan oyuncusu oluyor. Hücumda gol sezgisi Alman Panseti Klose'den esintiler sunuyor ve her sezon çift haneli gol rakamları yakalıyor. Bucalı genç oyuncular, Gökhan'ın maçlarını ders gibi takip edip gerekirse notlar almalı. Santrfor pozisyonunda uzaktan baktığında ağır, hantal diye eleştireceğin ama yaptığı işlerle kendisine yapılan eleştirileri ağızlara tıkayan bir Mehmet Fuat Gölbaşı var. 10 maçta 10 gol atarak, bu ligin Paixao'suyum diyen Fuat, ileride duvar olarak pas istasyonu olmasıyla, kafa toplarındaki üstünlüğüyle ve gol yüzdesinin yüksekliğiyle Bucaspor'un ligin ikinci yarısındaki çıkışında baş aktör durumunda. Fenerbahçe'nin transfer edeceği konuşulan 18 yaşındaki Barış Sungur ise Atatürk Stadı'nda oynanan Manisaspor maçında kısa sürede kendini gösterip 1 de gol atmıştı. Transfer gerçekleşirse, Barış'ın göstereceği gelişimi merakla bekleyeceğiz. Son olarak Bucaspor bu sezon pek kullanamadığı mabedi Buca Arena'ya son 3 iç saha maçında geri dönecek. Orada en çok özlediğim şey bir çoklarına basit gelse de Alfabe marşını tribünlerden dinlemek. Hem de uzun yıllardır hasretle beklediğimiz bir şampiyonluk maçında.