Bir okurumuz “2000 yılı Mayıs ayında ilk defa belediyenin işyerinde taşeron işçisi olarak işe başladım ve her yıl değişen taşeronlarda çalışmakta iken 2005 yılında ilahe süresinin bitiminden sonra yeni taşeron tarafından işe alınmadım. 2007 yılında ihaleyi kazanan taşeron tarafından işe alındım ve 2016/Nisan ayı sonu itibariyle emekli olup işten ayrıldım. Taşeron ve belediye yetkilileri 2005 yılından önceki hizmetime ilişkin kıdem tazminatım ile o dönemde kullanmadığım izinlerimin zamanaşımına uğradığını söyleyerek ödemeyeceklerini söylüyorlar. Bu doğru mudur?” diye soruyor.
Daha önceki sorulara verdiğimiz yanıtlarda da belirtiğimiz gibi okurumuzun durumu, ne yazık ki, çalışma yaşamında çok sık rastladığımız örneklerden. Gerçekten de kimi işverenler, hizmet süresi içinde çeşitli nedenlerle ancak herhangi bir tazminat almadan ve izin kullanmadan çalışmaya ara vermeler olduğunda, kıdem tazminatı ile izin ücretine esas hizmet süresinin hesabında aralıksız olarak son çalışılan dönemi esas almakta, gerekçe olarak da ya önceki hizmet sürelerine ilişkin tazminat ve izin ücreti hakkının zamanaşımına uğradığını, ya da o dönemlerin tasfiye edildiğini ileri sürmektedir.
Önce yasal düzenlemeye bakalım: Kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı (eski) İş Yasası’nın yürürlükte bırakılan 14/2 maddesinde “İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır.” hükmü ile 4857 sayılı İş Yasası’nın yıllık ücretli izne hak kazanma ve izin kullanma dönemi başlıklı 54 ncü maddesinde “Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır. Şu kadar ki, bir işverenin bu Kanun kapsamına giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu Kanun kapsamına girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca gerek 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası’nın 146, gerekse 4857 sayılı İş Yasası’nın 59 ncu maddeleri gereğince kıdem tazminatı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 10, iş sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte ücret alacağına dönüşen izin ücreti ise yine iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabidir.
Bu bağlamda okurumuzun sorusuna dönecek olursak son çalışmaya başladığı tarihten önceki dönemlerde işverenin iradesine bağlı olarak çalışmasına ara verdiğinde kıdem tazminatı ile kullanmadığı izinleriyle ilgili herhangi bir tazminat ya da izin ücreti almadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda az önce belirttiğimiz yasa hükümleri dikkate alındığında okurumuzun kıdem tazminatı ile izin ücretine esas hizmetinin hesabında işe girdiği ilk tarihin esas alınması, herhangi bir tazminat almaksızın ara verdiği ve çalışmadığı süreler dışındaki tüm hizmet süresinin toplamına göre hesaplama gerekmektedir.
Nitekim bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 01.07.2014 gün ve 012/31453-014/22827 sayılı kararında “Kesintili çalışmalarda kıdem tazminatına ait 10 yıllık zamanaşımına hesabı, ara dönemlerde 10 yıl geçip geçmediğine bakılarak yapılmalıdır.” şeklinde karar vererek sorunu çözmüş olup, buna göre aralı çalışmalarda kıdem tazminatı ile izin ücretindeki zamanaşımı sorunu çözmüştür. Okurumuzun iradesi dışında işine ara vermesinden sonra izin ücreti yönünden 5 ve kıdem tazminatı yönünden 10 yıllık zamanaşımı geçmeden tekrar aynı işyerinde çalışmaya başladığından kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının toplam hizmeti üzerinden hesaplanması gerekecektir.