Bir lider düşünün ki 85 yıl önce aramızdan ayrılmış, fiziksel temas olmadan her savaşı, her cepheyi sanki yanıbaşımızda gibi kazanıyor.
Sanırım dünya tarihinde bir tek Mustafa Kemal Atatürk bunu başarabilen. Biz verdiği o cesaret, o güç ve inanç ile yanımızda olmasa bile bizi hep bir adım ileri taşıyor.
Türk futbolunun adının geçtiği onca skandal, onca şiddet olayı, gelinen nokta hepimizin hep sürekli konuştuğu bir konu. Tam bir önceki skandalları sindiriyorduk ki bambaşka boyutta bir skandal ile karşılaştık.
Hepimiz hop oturup hop kalktık dün akşam. Her şey dün öğle saatlerinde Riyad'dan gelen haberlerle başladı. Fenerbahçe'nin maça Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' sözünün, Galatasaray'ın ise 'Cumhuriyetin 100'ü Galatasaray' yazılı pankartlarla çıkmak istemesi, ısınmaya ise iki takımında Atatürk tişörtleriyle çıkmak istemesinin kabul edilmediği iddia edildi. Atatürk adının geçtiği her şeyi yok saymak istediler. On binlerce insan sosyal medya üzerinden tepki yağdırdık. Hatta durum henüz net değilken birçok futbolcu Mustafa Kemal Atatürk paylaşımları yapmaya başladı. Maç saati yaklaştıkça daha da netlik kazanan olayda iki takımda maça çıkmadan döndü.
Ortaya atılan birçok iddia var. Maçın orada ne sebeple oynandığından tutun, istenecek tazminatlara kadar. Sorun değil. Gerekirse 40 milyon doları aramızda toplar veririz ama yine de bize milli marşı söyletmeyecek ülkede o maça çıkmayız. Çıkmadık!
Peki bu maçın orada oynamasının sebebi neydi? Kamuoyuna bunu açıklamak TFF'nin boynunun borcudur. Öyle istifa etmekle olmaz. Bunun cevabını vermek zorunda.
Bütün bu yaşananlardan sonra Türkiye Futbol Federasyonu'nun neredeyse özür dileyecekmiş gibi yaptığı basın açıklaması daha büyük hayal kırıklığı yarattı. TFF, bizlere o açıklamayı da açıklarlarsa ülkece kafamızdaki soruların cevaplarını bulabileceğiz.
Türkiye’de birçok futbol kulübü her iki takımada ‘stadın ışıklarını açtık, bekliyoruz’ cümleleriyle destek oldular. Bu yaşananlar bize kötünün yanında iyinin de olduğunu, umutsuzluğun yanında umudunda olduğunu hatırlattı. Günün sonunda, konu her ne olursa olsun, bu ülke içinde en büyük iki rakip takımı yine ve ancak tek şey birleştirebilirdi. Atatürk ve vatan sevgisi. Biz kendi aramızda ne yaşarsak yaşayalım, kol kırılır yen içinde kalır. Fakat mevzu bahis vatan olunca gerisi teferruat olur.
Ülkeden, gelecekten umudunu kesenler varsa- ki kestiğimiz çok oldu- bugün bir kere daha aydınlık günlerin geleceğine inandık. İnanın çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli günler…