Atatürk’ü sık sık anıyoruz… Peki, yeterince anlıyor ve gençlere anlatabiliyor muyuz? Ne yazık ki ‘Hayır’… Düşünelim; Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni, devrimlerini ve 6 Ok’u koruma görevini neden gençlere bıraktı? İnsan yaşlandıkça yeniliklere ve gelişime kapanabilir, devrimci ruhunu yitirebilir, haksızlıklara gençler kadar tepki göstermeyebilir. İşte tam da bu nedenle, Atatürk’ü gençlere doğru biçimde tanıtmanın, Atatürk sevgisini genç kuşaklara aktarabilmenin önemi büyük… Bunu önlemek için yapılan sistemli çalışmalara karşı koymanın da…

Gençlerin anlayabilmesi için öncelikle Atatürk’ün söylediklerini günümüz Türkçesine doğru biçimde çevirmek ve bunları gençlerin ilgisini çekecek biçimde sunabilmek gerek. Örneğin yasaklardan, engellemelerden bunalmış gençlere şu sorulabilir:

“Atatürk’ün sizler derslerde okuyasınız diye bir kitap hazırlattığını,18.09.1931 tarihinde Başbakan İnönü’ye ‘Vatan çocuklarını eyi vatandaş olarak yetiştirmek için klasik tahsil programları arasında yer alan yurt bilgisinin ehemmiyeti (önemi) malumdur’ sözleriyle başlayan bir mektup yazdığını, kitabın tüm yurttaşlara okutulması için tavsiyede bulunduğunu biliyor muydunuz?”

Ardından ikinci soru şu olabilir:

“Vatandaş İçin Medeni Bilgiler (Uygarlık Bilgileri) adlı bu kitapta Atatürk’ün el yazısı ile yazdığı bazı bölümlerin Atatürk'ün kurduğu ve mirasını bağışladığı Türk Tarih Kurumu tarafından 1980 İhtilali’nin ardından sansürlendiğini biliyor muydunuz?” 

Gençlerde bir merak uyandıysa, buna örnek olarak şu bölüm sunulabilir:

“Bu Arap düşüncesi, ‘Ümmet’ kelimesi ile ifade edildi. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine adamaya mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi milli dilinde değil, Allah'ın Arap kavmine gönderdiği kitapla, Arapça kitapla ibadet ve yakarışta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe, Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu durum karşısında Türk Milleti birçok asırlar ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin anlamını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.”

Eğer inanmazlarsa, piyasadaki Örgün Yayınevi’nin “Medeni Bilgiler (Uygarlık Bilgileri)” kitabının başında yer alan ‘Atatürk'ün Kurduğu Türk Tarih Kurumu, Atatürk'e Karşı Suç İşlemiştir’ başlıklı bölümü okumaları önerilebilir ve şu son can alıcı soru sorulabilir:

“Sizce bunları öğrenmenizi kimler, neden önlemeye çalışmış olabilirler?” 

***

Özetle,  gençlere, özellikle de Z kuşağına, sadece bilgi vermek veya “Al şu kitabı oku” demek yerine, onları meraklandırmak ve araştırmaya özendirmek daha doğru bir yaklaşım, kanımca.

‘Çözüm: Atatürk’ kitabını yazmamın üzerinden yaklaşık 10 yıl geçmiş; sanırım ikinci kitabı yazmanın zamanı geldi. Kitabın formatı üzerine henüz karar vermedim ama başlığı ‘Neden Çözüm: Atatürk?’ veya ‘Çözüm: Atatürk-2’ olabilir. 

Geri kalmış ülkeler tarihleriyle övünürken, gelişmiş ülkeler tarihlerinden ders çıkarırlar. Mehmet Akif Ersoy “Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;/Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” dizeleriyle dile getiriyor, tarihin önemini. Atatürk ise “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir “ diyor. 

Köşe yazılarıyla ve kitaplarla tarihe not düşmek, bir Atatürkçü olarak görevimiz…