Çocukluk yıllarımın en sevilen sinema serilerindendi “Hababam Sınıfı”… Tek kanallı TRT yıllarında, başlasın diye umutla oturur beklerdik kara ekranın karşısında… Ayda yılda bir ekrana yansıdığında ise, dilimizden haftalarca düşmezdi içerdiği replikler…

“Hababam Sınıfı” gibi farklı birçok eser bırakmış Cideli Rıfat Ilgaz’ın nefes verdiği; İnek Şaban, Güdük Necmi, Damat Ferit, Kel Mahmut, Hafize Ana, Badi Ekrem gibi karakterler, günümüze değin, gerçeklermiş gibi yaşamışlar ve hatta birçok konuda esin kaynağı da olmuşlardır.

Hababam Sınıfı” eseri, sinemaseverler tarafından o kadar çok sevilmiş, o kadar çok beğenilmiş ki; yapımcılar, seriyi farklı oyuncularla devam ettirmişler. Serinin ilk jenerasyonu diyebileceğim kısmı; Kemal Sunal, Tarık Akan, Adile Naşit, Münir Özkul, Halit Akçatepe, Şener Şen gibi isimlerden oluşur. İkinci jenerasyon çekimlerde, Mehmet Ali Erbil, Perran Kutman, Savaş Dinçel, İlyas Salman gibi isimler göze çarpar. İki binli yıllarda çekilen son jenerasyonda ise Mehmet Ali Alabora, Şafak Sezer, Peker Açıkalın, Cengiz Küçükayvaz alışageldiğimiz öğrenci tiplemeleri ile karşımıza çıkarlar.

Bu köşede ekseri spor yazılıp, okunduğuna göre;

Önce, “Hababam Sınıfı” gibi ölmez bir eseri edebiyatımıza armağan eden ve 08 Mayıs 1911 tarihinde dünyaya merhaba diyen, büyük usta Rıfat Ilgaz’ın doğum gününü kutlayıp, ardından unutulmaz karakter Badi Ekrem ile devam edelim.

Klasik olarak da adlandırabileceğimiz, serinin ilk ve son filmi dışındaki tüm filmlerde, Badi Ekrem karakterine, usta oyuncu Şener Şen hayat vermişti. Hafızam yanıltmıyorsa birinde de, aramızdan erken ayrılan Savaş Dinçel…

Kuşandığı, yanları beyaz çizgili kırmızı eşofmanıyla hafızalarımıza kazınan Badi Ekrem; tabir yerindeyse tam bir spor fenomenidir. Ve yapamayacağı sportif branş, üstlenemeyeceği hareket yoktur. Deyim yerindeyse, spor için yaratılmıştır ve hatta sportmenliğin bire bir tanımıdır. Yunan mitlerindeki yarı tanrı Herakles gibidir. Türk sinemasının nabzını tutan internet sitelerinden olan turksinemasi.com;

“üç yaşında yüzmeye başlayıp, beş yaşında ilk yüzme rekorunu kırmıştır. Hemen hemen tüm spor dallarını yapan Badi Ekrem, özellikle eskrim, dağcılık, voleybol, tenis, basketbol ve futbolda da santrforluk yapmıştır. Çocukluğu at üzerinde geçen Badi Ekrem’in, at yarışlarında da dört adet kupası vardır. Ayrıca Kung-fu hocalığı da yapmıştır.

Spor alanında aldığı derecelerden sonra eğitimini bu yönde tamamlamış ve ardından, Özel Çamlıca Koleji’nde Beden Eğitimi Öğretmenliği yapmıştır.

Spora olan alakası nedeni ile 1976 Montreal Yaz Olimpiyatlarında bulunmuştur. Fakat olimpiyatlara Türk sporcuların katılmamasından dolayı İstiklal Marşı’nın okunmamasına çok içerlemiştir.

Tam ismi Ekrem Zincirkıran’dır”

şeklinde tanımlamıştır Badi Ekrem’i… Ama aslında, tüm bunların önünde, o bir eğitimci, öğretmendir; beden eğitimi öğretmeni…

Ve çırpınır durur, komik durumlara düşmek pahasına, çocuklarına bir şeyler verebilmek için…

Ne mutlu eğitmek, öğretmek isteyene ve varlığına… Ancak, günümüzde binlerce Beden Eğitimi öğretmeni atanmayı beklemekte... Ve hatta mesleklerini icra etmek için, içlerinden bir kısmı, paralı kolejlerde sözleşmeli olarak çalışmakta ve düşük maaş-fazla mesai ikilisini barındıran bu okullarda görev yapmaktalar. Dört yıl eğitim süreli, Beden Eğitimi Spor Yüksekokullarından mezun olan bu gençlerin birçoğu da, atanamadığı ve sözleşmeli öğretmenliği de haklı olarak kabul etmediği için, maalesef mesleklerini icra edememekte, üstelik eğitimleri ile hiç de yakışık almayacak mesleklerde, karın tokluğuna ya da düzene ayak uydurabilmek için, hayatta kalabilmek için çalışmaktalar. Daha doğru bir ifade ile; kurulan siyasi düzen tarafından buna zorlanmaktalar. Atanarak, görev verilen din adamı ve din bilgisi öğretmenlerinin sayıları, atanan Beden Eğitimi öğretmenlerinin sayılarından kat be kat fazladır. Atanamayan ve siyasi düzene ayak uydurmadığı için farklı meslekler yapmaya zorlanan Badi Ekremler’in, bu ekonomik şartlarda, daha fazla sabrı da, daha fazla enerjisi de kalmamıştır. Umuyorum, kısa sürede olumlu manada değişecek siyasi konjonktür, atanamayan tüm eğitimcilerin de önünü açacaktır. Selam olsun, eğitmek için hazır ola geçen tüm Badi Ekremlere…

Dipnot; “Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.” Albert Einstein.