Depremde dört hayvanını kaybeden bir çiftçinin sözleri bunlar…

Haberlerde izledim ve içime çok oturdu. Çiftçi kendisine uzatılan mikrofona gözleri dolu dolu, sesi titreyerek ama bir yandan da gözyaşı dökmemek için kendini tutarak şöyle diyordu:

“Onlar çocuğum gibiydi. Bana gülmeseler, ağlayacağım.”

***

Süt inekleri gitmiş. Ama her halinden belli ki çiftçi kaybettiği hayvanlarını sadece geçim kaynağı olarak değil; can yoldaşı olarak da görmüş. Onlara isim vermiş, bakmış, büyütmüş, sevmiş, dertleşmiş, minnet duymuş. Ve kaybetmiş hayvanlarını…

Elbette depremde çocuklarını, annelerini, babalarını, kardeşlerini, komşularını yitiren vatandaşlarımızın acısı ile kıyaslanamaz. Ama nihayetinde acı acıdır. Kayıp kayıptır. Ve insan kendi kanından, türünden olmasa da kaybettiğinin ardından yasını tutabilmeli. Gözyaşını dökebilmeli. “Bana gülünür, tepki gösterilir” diye düşünmeden içindeki kederi dışa vurabilmeli.

***

-Kaybedilen bir hayvan olunca, ağlamak gülünesi bir durum mudur?

-Hayvanı ölen biri kederinden utanmalı mıdır?

-Gerçek sevgi bağı sadece insanlar arasında mı kurulabilir?

Şu bir gerçek ki; ölen bir hayvanın ardından tıpkı bir insana yapıldığı gibi yas tutmak, hayatında hiç hayvan sahiplenmemiş kişiler için anlaşılması güç bir durumdur. Kendi türünden olmayan bir canlı ile yaşamak, ona bakmak, büyütmek, beslemek, onunla anılar biriktirmek insanın içinde bambaşka bir duygu uyanışına yol açar. Kurulan o bağı anlamak için bizzat deneyimlemek gerekir. Ama henüz yaşamadığımız deneyimlerle ilgili önyargılarımızdan da kurtulmak önemlidir. Yani diyeceğim o ki; hayvanlar için de bal gibi yas tutulur, ağlanır. Onlar da sahipleri tarafından çok özlenir, hatırlanır. Can dostunu kaybetmiş birine gülmek veya kınamak yerine biraz empati yapmak ve teselli etmekse kalpleri iyileştirir.

Ormanlık alanlarda

yapılaşma tehdidi!

can dostlar-koseKUTU

Deprem ve seçimler nedeniyle Türkiye’nin çevre sorunları gündemde geri plana atıldı ancak bu konu önemli. Bildiğiniz gibi özel ormanları yapılaşmaya açacak Orman Kanunu’nda değişiklik öngören yasa teklifi, TBMM’de görüşülmeye başlandı. Teklifte maalesef çevre adına tehlikeli maddeler yer alıyor. Çevre derneklerinin de sık sık gündeme getirerek kamuoyu yaratmaya çalıştığı yasa teklifine göre:

• Orman Kanunu’nda yapılaşma izni verilmeyen 'özel ormanlar' bölünerek imara açılabilecek. Madde 29’da ‘Sakarya, Trabzon, Kocaeli, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere yaklaşık 47 ilde 25 bin 400 hektar hususi orman alanının’ orman statüsünden çıkarılarak yapılaşmaya açılması teklif ediliyor.

• Ormandan izin verilenden yüzde 10 daha fazla ağaç çıkarılmasına parası karşılığında göz yumulacak.

• Kesilecek ağaçları damgalama görevi de ilk kez özel sektöre verilecek.

Anayasa ve Orman Kanunu kapsamında bu zamana kadar korunan ormanlar ve ekosistemlerini tehdit eden yeni yasa değişikliği talebinden veya teklifte yer alan tehlikeli maddelerden derhal vazgeçilmesi gerekli. Bu konuyu sürekli gündemde tutmamız ise büyük önem taşıyor.

Dünyanın en yalnız balinası

Kiska esaret altında öldü

can dostlar-dunyadanbihaber1-2

‘Dünyanın en yalnız balinası’ olarak bilinen Kanada'daki son tutsak katil balina Kiska öldü. 47 yaşında olduğu tahmin edilen Kiska ömrünün 40 yılı aşkın zamanını bir su parkının havuzunda esaret altında geçirdi. Kiska, 1979'da Free Willy filminin yıldızı Keiko ile birlikte İzlanda sularında yakalandıktan sonra ABD ve Kanada sınırındaki Marineland Eğlence Parkı’na getirildi ve bir daha özgürlüğü tadamadı. Aslında Kanada’da 4 yıl önce balina ve yunusların esaret altında tutulması resmen yasaklanmıştı ancak yasa halihazırda esaret altında tutulan deniz memelilerini kapsamıyordu. Kiska, hayvanların insan eğlencesi için esaret altında tutulmasının ne denli korkunç ve etik dışı olduğunun da bir simgesiydi. Hayvan hakları örgütü PETA’nın açıkladığı bilgilere göre;

-       Kiska son yıllarını sıkışık bir tankta izole edilmiş, sonsuz daireler çizerek geçirdi.

-       5 yavrusunun hepsinin ölümüne tanık oldu.

-       Tek arkadaşı Ikaika’nın 2011'de birlikte paylaştıkları tanktan ayrılması ile yapayalnız kaldı.

-       Kiska'nın yüzünü defalarca tanka çarptığı görüntüler sosyal medyada çok konuşuldu.

Kiska'nın hak ettiği özgürlüğü asla deneyimleyemeden bu dünyayı terk etmesi yürek parçalayıcı. Hayvanlar esaret altında tutulamaz. Dünyanın her yerinde buna karşı çıkmak bir insanlık görevi olmalıdır.

BM’den ‘Silahlanmak yerine

ağaçlandıralım’ çağrısı

can dostlar-bizimgezegen-2

Devletler, tıpkı 20'nci yüzyılda olduğu gibi 21'inci yüzyılda da çevreye, küresel ısınma ile mücadeleye ve insanlığın sağlıklı geleceğine yaptığı yatırımın misliyle fazlasını silahlanmaya ayırıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Uluslararası Silahsızlanma ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Farkındalık Günü'nde küresel boyutta askeri harcamaların rekor seviyelere ulaştığını belirterek, “Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar bizi yok etmeden biz onları yok edelim. Bu ve bunlar gibi silah sistemlerinin dünyamızda yeri yok” dedi.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) de geçtiğimiz hafta kutlanan farkındalık gününde önemli bir paylaşım yaptı. UNEP’in sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımda; çatışmalarda kullanılan silahların, hava ve su kirliliği ile doğal kaynakların tahribatı yoluyla çevre ve insan sağlığı üzerinde yıkıcı ve uzun süreli etkileri olduğuna dikkat çekti. UNEP, Birleşmiş Milletler’i de etiketlediği paylaşımda, tüm devletleri rekor seviyedeki askeri harcamalarını dizginlemeye ve bunun yerine insanlığın geleceğine yatırım yapmaya çağırdı.

UNEP açıklamasında küçük ama çarpıcı bir bilgiye de yer verdi:

“Bir uçak gemisinin maliyetiyle, Kosta Rika'nın 3 katı büyüklüğünde bir alan yeniden ağaçlandırılabilir.”

Kediler ve kedi sevenler

can dostlar-kulagimizakupe-1

“Bir insan kedileri seviyorsa, sorgulamadan onunla arkadaş olurum.”

Mark Twain

Amerikalı yazar Mark Twain ya da asıl adıyla Samuel Langhome Clemens’in bu sözü aslında sevgiye, saygıya ve özveriye dair içinde başka anlamlar da barındırıyor. Kediler özgür hayvanlardır. Severler ama kendilerinden vazgeçmeden sevmeyi bilirler. Bu açıdan insana kendini sevmeyi ve kendi hakkından vazgeçmemeyi öğretir kediler. Kedi seven insanlar karşılık beklemeden sevebilen, karşısındakine özgürlük alanı tanımayı bilenlerdir.