Yirmi yıldır yaz-boz tahtasına çevirdikleri milli eğitim müfredatını yine değiştiriyorlar. Ancak bu kez farklı.
Milli Eğitim Bakanı itiraf etti; '10 yıldır üzerinde çalışıyoruz' dedi. Yeni modelin adı; 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'.
'Türkiye Yüzyılı' kimin seçim sloganıydı? AKP'nin değil mi? Peki 'Maarif Modeli' ne iş? Milli Eğitim demek zorlarına mı gidiyor? Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin işgal ettiği makamın adından bile vazgeçmiş. Amaç Türkçe yerine Osmanlıcayı getirmek mi? Bu bile ideolojik yaklaşımın bir göstergesi değil mi?
Müfredat yaklaşık 3 bin sayfadan oluşuyor. Neler yok ki dini saiklerle dizayn edilen müfredatta. Neler yok deyince hemen hatırlatalım; Güzel Sanatlar dersleri yok, şimdilik yabancı dil yok, resim, müzik de öyle. Matematikten integrali kaldırmışlar, mühendis olacak gençler artık üniversiteye integrali bilmeden gidecekler.
Ortaokullarda din dersleri 16 saate çıkarılıyor. Ortaokul birinci sınıflara ayrıca 18 saat Arapça ders eklemesi yapılıyor. Liselerde din dersleri ise 4'ü zorunlu, 4'ü tercihli olmak üzere 8 saat.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 4. sınıftan 11. sınıfa kadar sürüyor. 10, 11 ve 12. sınıflarda Kuranı Kerim dersleri var. Aynı sınıflara Osmanlı Türkçesi dersleri koyulmuş. Peygamberin Hayatı ve İslam Bilim Tarihi dersleri de yeni müfredatta yerini almış. Bol bol felsefeyi reddeden İmam Gazali anlatılıyor.
Bu müfredatla modern, aydınlık, çağdaş, ideolojilerden arınmış, araştıran, sorgulayan bir nesil yetiştirmek mümkün mü? Bakın büyük Önder Atatürk 1922 yılında öğretmenlere hitap ederken neler söylüyor;
''Akla uygun hiçbir nedene dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında direnip duran ulusların ilerlemesi çok güç olur. Belki hiç olmaz. İlerlemek yolunda bağları ve şartları aşamayan uluslar çağa uygun, akla uygun bir yaşam içinde olamazlar. Genel yaşamda görüşü geniş olan ulusların ellerine düşüp onlara tutsak olmaktan kurtulamazlar.''
Ata böyle diyor da bu iktidar neler yapıyor? Bu müfredattan önce ÇEDES adıyla bir proje hazırlamış, sınıflara hacıları, hocaları, imamları, ablaları sokuyorlar. Daha geçen hafta Ankara Mamak'ta Milli Eğitim Müdürü, lise sınavlarına girecek çocukların sabahın beşinde sabah namazına götürülmesini istemedi mi?
Ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Her saldırılarında gençlerde Atatürk sevgisini, devrimlere bağlılığı daha çok pekiştiriyorlar. Anayasa’daki laiklik ilkesi daha fazla önem kazanıyor. İmam Hatip okullarında bile baskı sonucu deist gençlerin sayısının arttığı söyleniyor. Dini ve ideolojik yönlendirmelerin laik eğitim sisteminde kabul edilemeyeceğini er veya geç anlayacaklar.
Bugün Dünya Çevre Günü.
Dağları, ovaları, ormanları betona gömülmüş, dere kenarlarına sitelerin yapıldığı, nehirlerine sanayi atıklarının boşaltıldığı, yakılan ormanlarına lüks otel ve villaların yapıldığı, tertemiz verimli ovalarında siyanürle maden çıkarıldığı, doğada yerleri işgal edilen yaban hayvanlarının cadde ve sokaklarda gezindiği bir ülkede 'Dünya Çevre Günü' öyle mi?
Düşünün bir ülkede Çevre Bakanı, döneminde 9 işçiye mezar olan altın madeni için 'ÇED Olumlu' kararına olur vermiş. Daha ne yapabilirsiniz 'Dünya Çevre Günü'nde?