Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'a verilen “Belediyeleri daha kararlı bir şekilde silkelemende fayda var” talimatını, özellikle de ‘silkeleme’ kısmını anlayamayınca Türk Dil Kurumu Sözlüğüne baktım. Öne çıkan iki anlam şöyle: ‘Üstündeki şeyleri düşürmek, kaydırmak için bir şeyi üst üste, birden silkmek’ ve ‘Yük olan, yük sayılan birinin geçim ve sorumluluğunu üstünden atmak’…
Belediye kurumlarının en üstünde halk tarafından seçilmiş başkanlar vardı, ‘kaydırarak düşürülmek istenen’ başkanlar olabilir miydi? Bu kişiler ‘yük’ olarak mı görülüyordu? Bu kişilerin ‘sorumluluklarının üzerlerinden atılması’ mı planlanıyordu? Ve en önemlisi bu kişiler bir şekilde silkelenip düşürüldüklerinde ‘halkın iradesi’ ayaklar altına alınmış olmayacak mıydı?
‘Silkeleme’ sözcüğü bir Ayvalıklı olarak bende sırıkla zeytin hasadını çağrıştırdı. CHP’den bu sözlere gelen tepkileri araştırınca, Manisalı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’de de aynı çağrışımın gerçekleştiğini gördüm: “Silkelemek ne demek, zeytin mi silkeliyorsun. Zeytinde bile güzelce toplarsan verimi artar. Silkelersen bir sene sonraya verimi kalmaz. Silkelemek alıp alıp bitiremediğini, erişemediğini düşürmek için yapılan bir iştir. Bu hizmet seviyesine erişemiyorsan, CHP’li belediyelerin yaptıklarını kıskanıyorsan, işte o zaman aklına desteklemek değil, silkelemek geliyor… …Belediyelerin SGK'ya borcu varmış, niye var, bu iktidar yüzünden var. Sürekli SGK borcuna af çıkardığın için, belediye başkanları eskiden ödeyenlerle dalga geçiyordu. Biz SGK borcu ile belediyeleri aldık. Belediyeler kendilerinde olunca taksitlendirme yaparken, hesabı CHP’li belediyeler bir kerede ödesin, aldıkları paradan keselim mi hizmetleri aksasın, mümkünse hepsini keselim maaşları dağıtamasın durumuna geldi yaptıkları işler.”
Yavaş “Belediyeler direkt halka temas eden kuruluşlar olduğu için aslında halkı silkelemek istiyorlar” sözleriyle hislerime tercüman olmuş.
İmamoğlu’nda ise güreşi çağrıştırmış, ‘silkele’ sözcüğü: “Burası pehlivan meydanı. Gel bir tane vatandaşımızı sen silkele bakalım, Varsa yüreğin gel silkele” yanıtını vermiş. İmamoğlu ayrıca “Tüm belediyelerin SGK’ya olan borcu toplam gelirinin yüzde 2,7’si. Yani 2 buçuk borcu olan belediyelerin üstüne çullanıyorsun. Niye? ‘Belediyeleri seçimde kaybettim’ diye. Yani 420’ye yakın belediyeyi CHP kazandı diye. Bu kafayla gidersen 850 olacak 850” sözleriyle, 'silkele' talimatının gerekçesini de açıklamış.
Özel, Yavaş, İmamoğlu üçlüsü bir arada oldukça, AKP’nin ve Erdoğan’ın bir daha seçim kazanma şansları yok. Bu nedenle var güçleriyle bu birlikteliği bozmaya çalışacaklardır. Hukuku ayaklar altına alıp, Korku İmparatorluğu’nun kale duvarlarını yükseltebilirler, yapay gündemler yaratarak hayat pahalılığını, geçim sıkıntısını unutturmaya çalışabilirler. Kaçınılmaz olan ‘Erken Seçim’i olabildiğince ötelemeye çalışmaları olasılığı da hayli yüksek.
Erken seçimi gündemde tutup, öne alabilmek için Özel, Yavaş ve İmamoğlu’nun koordinasyon içinde muhalefet partileri ile işbirliğini şimdiden geliştirmelerinde büyük yarar olacağını düşünüyorum. Örneğin Yavaş, Zafer Partisi ve İYİ Parti ile İmamoğlu ise DEM Parti ve Yeniden Refah Partisi ile görüşmeler yapabilir; böylece gündemi muhalefet belirler ve işbirliği geliştirilir.
Cumhur İttifakı’na önerim ise bir ‘Belediye Silkeleme Kılavuzu’ hazırlamaları ve hangi durumda hangi ‘silkeleme’ yönteminin önerildiğini yazmaları; böylece kafa karışıklığı giderilmiş olur…
Not: Özlem Gürses’e evinden yapacağı programlarda başarılar; Özgür Özel’i konuk etse ne güzel olur…