Türkiye olarak çok zor zamanlardan geçiyoruz. Ekonomik krize, adaletsizliğe, çevre felaketlerine dertlenirken, Kahramanmaraş depremi ile yıkıldık. 10 kentimiz adeta 3. Dünya Savaşı’ndan çıkmış gibi yerle bir oldu. Göz göre göre gelmesine rağmen yine hazırlıksız yakalandığımız bir büyük afet daha, onlarca canı bu dünyadan koparıp aldı.   

can dostlar- kose

**

Kahramanmaraş Depremi sadece binalarda değil yüreklerimizde de büyük bir yıkım yarattı. Tüm Türkiye, Doğu Anadolu’dan gelen haberlere kilitlenmiş durumdayız. Kalbimiz de, dualarımız da depremin acısını yaşayan vatandaşlarımızla. Her afette olduğu gibi insanlarla birlikte sahipli ve sahipsiz çok sayıda hayvan da zarar gördü. Ülkenin dört bir yanından STK’lar sadece insanları değil hayvanları da kurtarmak için seferber oldu. Son 4 gündür bölgeye yardım için giden herkesin tek bir derdi, tek bir çabası, tek bir amacı var: Can kurtarmak.

**

Vatandaşlarımızın yaşadığı acı tablo ortada…

Ben bu satırlardan bir de hayvanlarla ilgili ortaya çıkan tabloyu aktarmak istiyorum:

·      Çok sayıda evcil hayvan sahipleriyle birlikte enkaz altında kaldı. Bir kısmı onlara ulaşan yardım ekipleri tarafından canlı kurtarılabildi.   

·      Bazı canlar, yıkılmak üzere olan binalarda hapsoldu. Sosyal medya üzerinden sahipleri veya çevredeki vatandaşlar tarafından yardım çağrıları yapılıyor.

·      Bazı hayvanlar deprem sırasında panikle evlerinden kaçtı. Yıkılmış kentlerde aç, susuz, korkmuş bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyorlar.

·      Sokak hayvanları da büyük korku yaşadı. Üzerlerine yıkılan binaların altında kalan canlar oldu. Yaralı kurtulan çok sayıda sokak hayvanı da var. Bir şekilde canını kurtaran hayvanlar en iyi ihtimalle soğukla, açlıkla, susuzlukla sınanıyor.

·      Barınaklar kendi haline terk edildi. Yıkım olmasa da, barınaklardaki yüzlerce can kafeslerinin içinde insanların onlara ulaşmasını bekliyor.

can dostlar-dunyadanbihaber (1)

İşte böylesi bir tablo karşısında gönüllü hayvan hakları koruyucuları büyük özveriyle çalışıyor. Felaketin etki ettiği bölge çok geniş ama ekipler ellerinden geldiğince her yardım çağrısına yetişmek için uğraş veriyor.

Örneğin Angels Farm Sanctuary (Haybap Ferdinand'ın Çiftliği) ekibi, Kahramanmaraş Bakımevi’ne ulaşarak ilk görüntüleri paylaştı. Burada kaderlerine terk edilen hayvanlara yardım eli uzatıldı.

HAYTAP, Hatay’da sahra çadırı kurdu. Burada yaralı hayvanlar tedavi ediliyor, kaybolan hayvanlar koruma altına alınıyor ve ekipler enkazdan kurtarma çalışmalarına destek veriyor.

Türkiye’nin dört bir yanından mama, su, ilaç, battaniye, kafes ve benzeri ihtiyaçlar toplanarak bölgeye yollanıyor.

Sivil örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu biz böyle olağanüstü durumlarda daha iyi anlayabiliyoruz.

Burada deprem bölgesine yardıma koşan her STK’yı tek tek saymam mümkün değil. Takip ettiğim ve şu ana kadar canla başla savaştığını gördüğüm HAYTAP, Haybap Ferdinand’ın Çiftliği, İnsan ve Hayvan Arama Kurtarma Derneği (H.A.R.K), Vegan Derneği Türkiye, Dört Ayaklı Şehir, Haçiko, HaykonFed’e ve isimlerini sayamadığım tüm gönüllülere ne kadar teşekkür etsem az…

Tabii ki bu çalışmaların daha etkin şekilde sürebilmesi için bizim desteklerimiz de önemli. Aktif çalıştığını bildiğiniz, güvendiğiniz STK’lara en küçük desteğiniz, patili dostların bir ihtiyacını karşılayabilir.

Depremde hayvan sahipleri ne yapmalı?

Deprem, ülkemizin bir gerçeği. Deprem konusunda bilinçli ve hazırlıklı olmak zorundayız.  Evcil hayvan sahipleri hem kendilerinin hem de patili dostlarının da güvenliğini düşünmeli. En acil yapılması gerekenler ise şöyle: Öncelikle yedek bir taşıma kafesini her zaman yakında bulundurun. Bir acil durum çantanız olsun. Çantada mama, su, varsa can dostunuzun ilaçları, ıslak mendil vs., battaniye bulunsun. Can dostunuzun mikroçipini mutlaka taktırın. Zorunlu mikroçip böyle bir depremde son derece önemli olacak. Kediniz, köpeğiniz kaybolursa, mikroçipteki bilgilerden size ulaşılabilir.

Patili dostlar da depremzedelerin yardımına koştu

6 Şubat 2023 tarihiyle birlikte tüm dünyanın gözü Türkiye’nin depremden etkilenen doğu illerine çevrildi. Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem, Kahramanmaraş’ın yanı sıra Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma yol açtı. Binlerce canımız yaşamını yitirdi, onbinlerce vatandaşımız yaralandı. Türkiye’nin seferber olduğu felaket için dünyanın dört bir yanından da kurtarma ekipleri ülkemize koştu. Meksika’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne, Almanya’dan Tayvan’a, Yunanistan’dan İtalya’ya kadar gelen kurtarma ekiplerinin hemen hepsinde patili dostlar da vardı. Örneğin Meksika, dünyaca ünlü arama kurtarma köpeklerinin bir kısmını, enkaz altında kalanların çıkartılmasına destek vermek için Türkiye'ye gönderdi. Mexico City’den binlerce km yol kat ederek afet bölgesine gelen 16 eğitimli köpek büyük gayretle yaşam kurtarmaya çalışıyor.

Sadece yabancı ekiplerde değil AFAD’tan AKUT’a kadar Türk kurtarma ekiplerine de eğitimli köpekler destek veriyor. İnsanın en iyi dostu diye adlandırılan köpekler bir kez daha, en zor zamanımızda yardıma koşarken, sosyal medyada onların görüntüleri binlerce kez paylaşıldı.

can dostlar-bizimgezegen

Yediğimiz her lokmanın çevresel bir maliyeti var

Yiyeceklerin üretimden sofraya gelişine kadar olan süreç, sera gazı emisyonlarına, su kullanımına, kirliliğe ve habitat bozulmasına olumsuz katkı sağlıyor. Örneğin; dünyada fosil yakıtlardan sonra sera gazı oluşumunun ikinci sıradaki nedeni; tarım ve hayvancılık için ormanların yok edilmesi. Gıda sistemlerinin dönüştürülmesi bu nedenle iklim hareketinin de merkezinde yer alıyor. Bilim insanları hem sağlıklı beslenme hem de daha az karbon ayak izi sunan bir gıda sistemi oluşturulması gerektiğini; yediğimiz yiyecekleri ve onları nasıl yetiştirdiğimizi değiştirerek küresel ısınmayı sınırlayabileceğimizi söylüyor.

Washington Post da geçtiğimiz günlerde okurları ile gerçekleştirdiği yeni bir interaktif araştırma kapsamında et, balık, süt ürünleri, yumurta ve tahıllar gibi temel besin maddelerinin genel çevresel ayak izini karşılaştırarak, gıda sisteminin doğaya verdiği zararı değerlendirdi.

Yapılan çalışma sonunda tahmin edildiği gibi, bitki bazlı gıdaların hayvanlardan elde edilenlere göre daha az ekolojik etkiye neden olduğu görüldü. Kırmızı et tüm gıdalar arasında iklim değişikliğinde en büyük rolü oynayan yiyecek oldu.

Araştırmadan şaşırtıcı sonuçlar da çıktı. Hem deniz hem de çiftlik balıklarının çevresel etkileri son derece olumsuzken, tavuk beklenenden daha iyi puan aldı. Çiftlik balıkları, su kullanımı ve besin kirliliği yüzünden; deniz balıkçılığı ise trolle avlanma nedeniyle kötü derecelendirildi.

“Yaşamanın en iyi yolu, su gibi olmaktır. Çünkü su her şeye yarar sağlar ama hiçbir şeye karşı bir tavır içinde değildir.”

Taoizmin kurucusu, ünlü Çinli filozof Lao Tzu böyle diyor. Kulağımıza küpe olsun.