Bir zamanların
"Amiral Gemisi"
Hürriyet Gazetesi,
bir grup çalışanını
posta yoluyla tebligat gönderip,
işten attı!
Tek cümlelik gerekçe de neymiş;
"Yönetim Kurulu'nun işletmesel kararı" ymış!..
İşten çıkarılmalardan gazetenin
Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar'ın da,
servis şeflerinin de haberi olmamış.
Oda tv haberine göre;
Gazete, çalışanlarına işten çıkarıldıklarını,
evlerine posta yoluyla gönderdikleri tebligatla haber verdi.
İşe gelen çalışanlardan bir kısmı, evlerine tebligatın ulaştığını öğrendi.
Evde yakını olmayanlar ise muhtarlarını arayarak tebligat sordu(!)
Düşünün en eski "Hürriyet"çilerden Munyar ekip arkadaşlarının kovulduğunu, dün sabah kapısına gelen bir çalışanın “Beni işten çıkarmışsınız…” sitemiyle öğrendi.
Vahap Munyar da, noter yoluyla görevinden istifa etti.
Atılan emekçilerden 43'ü sendikalı; TGS üyesi!..
***
İşine son verilen gazetecilerin paylaşımlarıdır;
"sabah evden erken çıktığım, yalnız yaşadığım ve şu anda şehirdışında olduğum için işten atıldım mı bilmiyorum. çünkü atıldığımız görülmemiş biçimde eve tebligatla bildirilmiş. hürriyet mail hesabım
bloke edildiğine göre atılmış olabilirim.
23 yılın sonunda başımıza
gelen bu oldu-Banu Tuna"
"Gazetecilik hayatımda bunu da
yaşamak varmış, mail hesabım kapatılınca
Hürriyet'ten kovulduğumu öğrendim.
Özetle, kovuldum ey halkım
unutma bizi-Serkan Ocak"
Bu tespit de eski bir Hürriyet çalışanı
meslektaşım Bülent Mumay'dan;
"Tüpçü'nün Hürriyet'teki insanlık dışı
operasyonunun iki gerekçesi olabilir:
- 2020 Mayısı'nda başlayacak kredi
ödemeleri öncesinde, 'maliyetleri azaltarak'
gazeteyi birine kakalamak,
- İBB'nin kaybından sonra mali olarak
havuz gazetelerindeki kalemşorlara koltuk yaratmak."
***
Kanser tedavisi gören, doğum izninde olan,
Golan Tepeleri'nde haberde,
Siyasi lider takibindeki muhabiri kovacak kadar,
Kıdem tazminatı hakkı kazanmak için
bir haftası kalan gazeteciyi hesap edecek
kadar ucuz hesap yapanların;
Çalışanına bir toplantıyla
veda teşekkür konuşmasını çok görenlerin,
Marka değerini yıllar önce yitirmiş…
Alçalmış bir "havuzcu" gazete yönetiminin çirkin
icraatıdır anlatılan bu satırlarla.
***
Türkiye’de en zor iştir onurlu gazetecilik.
Her dönem çilelidir.
Türk medyası bugün hiçbir dönemde olmadığı kadar -sansür, kıyım dahil-kuşatma altındadır.
Bir sendikacı dostumuzun ifadesiyle; "Diğer tüm mesleklerde olduğu gibi, güçlü örgütlü, sendikalı olamamanın, bölünmüşlüğün, güçsüzlüğün kaçınılmaz sonuçları yaşanır medyada da.
İşte Hürriyet örneği!.."
Neredeyse her gün haksız ve çirkin bir şekilde işten atılan adını bilmediğiniz gazeteciler de var.
Ne yazık ki bizim medyamız, sömürünün, çalışana çukurluğun en çok olduğu sektörlerden biri.
"Palto değil kafa tutan" gazeteciler parmakla sayılacak kadar kalmıştır.
İletişim Profesörü Haluk Şahin Hocam'ın şu tespitine katılmamak mümkün müdür?;
"Gazeteciliğe ilişkin kararlar, kendisi tarafından alınmış gibi görünse bile, gazeteciliğin dışındaki güç odakları tarafından, gazetecilik dışı amaçlarla alınmaktadır."
Basın özgürlüğü sıralamasında S.Arabistan, Afganistan, Eritre'yle boy ölçüşecek durumdayızdır da(!)
Gazeteciler, yazarlar, karikatüristler, şairler için cezaevi komşu kapısıdır.
İktidarlar muhalif gazetecilerden hiç hoşlanmamışlardır Eski'sinde de Yeni'sinde de; Türkiye'de!..
***
Omurgalı gazetecilerden Tayfun Atay’ın yorumu da kayda değer;
‘’ Tayfun Atay, "'Hazır ol'da hareket eden ve siyasi iktidar mekanizmasının etkisi altında olan bir yayın anlayışı söz konusu. Dolayısıyla bu süreç, evlere tebligat göndererek bildirmeyi gerektirmiş olmalı" yorumunu yaptı.
Artık gazete değildir, tirajı dibe vuran mevkutedir Hürriyet.
"Türk basın tarihinde
böyle utanç görülmemiştir.
"Vah Amiral Gemisi Vah!.."
"Kalemini kır ama satma" demiş kurucunuz Sedat Simavi'nin, bombalı katliam kurbanı Çetin Emeç'in, Uğur Mumcular'ın, A.Taner Kışlalılar'ın kemiklerini sızlatıyorsunuz kemiklerini!..
Omurgasızlığınızla!..