‘’Bu nesil farklı’’ cümlesi hiç düşmüyor benim ve yaşıtlarımın ağzından bugünlerde… Aslında ne çok kızardık büyüklerimize bize bunu söylediklerinde..
Meğer değişiyormuş insan o yaşa gelince.. 15 yıl öncesinin doğruları şimdinin ‘daha mantıklı davranabilirdim aslında’sına evrilebiliyormuş zaman içerisinde…
Bu nesil bizden farklı.. Sorgulayan, hesap vermeyen, kendilerini bildikleri günden beri kaossuz tek günü geçmemiş, sorgulayabilen, sıfırdan çok daha kolay hayat kurabilen, ekstra hiçbir işi kabul etmeyen ve devamında 'Bu benim görevim değil' diyebilen isyankar bir nesil… Biz ailelerimizden verilen işlere itiraz etmemeyi, sahip olduklarımız için minnettar olmayı ve istikrarı öğrendik.. İyi mi ettik peki? Kısa vadede belki ama uzun vadede istemediğimiz hayatların içine sıkışıp, yarattığımız o güvenli kıyıdan hiç uzaklaşamayan tarafta kaldık.. İstikrar peşinde koşarken, kısır bir döngünün içinde hapsolmakta istikrar sağlar olduk.. Yeri geldi yaşam enerjimizi yitirdik, yeri geldi derin bir umutsuzluğun içerisinde bulduk kendimizi.. Beni tanıyanlar bilir; ne kadar umutlu, hayat ile bağları sımsıkı ve hep bir şekilde düzeleceğimizi düşünen biri olduğumu.. Her sabah yeni bir savaşa uyanıyoruz ve bundan mutlu muyum umutlu muyum ben de bilmiyorum artık..
Onlar ise bitmeyen kavgalardan bıkmış, sonsuz karmaşadan yılmış olduklarını her fırsatta dile getiriyorlar.. Siyasilerin, karşıt görüşlerin, felaketlerde yaşanan seviyesiz kavgaların neredeyse hepsine eşit uzaklıktalar.. Sağ ya da sol görüş fark etmiyor; bilinçli, kendini geliştirebilmiş her ‘Z’ kuşağı birey, sakin ve konuşarak anlaşabilmek istiyor.. Eşitlik ilkesinin sonuna kadar arkasında duruyor ve öyle de yaşamak istiyorlar.. Mutsuz oldukları yerlerde bir an bile vakit kaybetmiyorlar… Her şeyi bilmek için içlerinde sonsuz bir enerjileri var… Olmalı da zaten.. Dünyayı rahat rahat gezebildikleri, diledikleri kitapları okuyabilecekleri, diledikleri müzikleri dinleyip sınırları olmayan bir yaşam sürsünler… Bizim gibi eskiye özlemin içinde sıkışıp kalmadan, saçlarını rüzgarda savura savura koşsunlar doyasıya.. Her şeye geç kalmışlık hissi de bizim yaşamlarımıza kalan ukde olsun…
Yani sizin anlayacağınız, bu nesil böyle değil… Biliyorum, güneş gibi doğacaklar tüm umutsuzlukların içerisinden..
O mutsuzluk onların hayatını ele geçiremeyecek ve geçmiş güzel günleri yeniden getirecekler hayatlarına, bu ülkeye, bu ülke topraklarına…
Z kuşağının sadece Edebiyat derslerinden aşina olduğu İkinci Yeni Şiir akımının en güzel örneklerinden biriyle selamlıyorum sizleri..
Sizin alınız al inandımi sizin morunuz mor inandım.
Tanrınız büyük amenna.
Şiiriniz adamakıllı şiir, dumanı da caba.
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum; kalabalık ha olmuş ha olmamış.
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum.
Ama sokaklar şöyleymiş, ağaçlar böyleymiş.
Ama sizin adınız ne.
Benim dengemi bozmayınız.
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de.
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı, yan gelmişim diz boyu sulara.
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum.
Hiçbirinizle dövüşemem, benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım,morunuz mor inandım.
Ben tam kendime göre, ben tam dünyaya göre.
Ama sizin adınız ne.
Benim dengemi bozmayınız...