Moralleri bozmayalım, Akşener’in duygusal çıkışından nasıl bir hayır çıktı ise (İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcılığı), İnce’nin adaylığı da olumlu sonuçlar verebilir. Nasıl mı?
Siyasi partiler milletvekili aday listelerini 9 Nisan'a kadar YSK'ye verecekler ve bu tarihe kadar yapacağımız bazı eylemlerle İnce’yi Kılıçdaroğlu ile anlaşmaya zorlayabiliriz; örneğin ona ‘sırtımızı dönebiliriz’. Bu eylem, verilen desteği çekmek veya İnce ile karşılaşıldığında gerçek anlamda ‘sırt dönmek’ şeklinde olabilir... Söylem ve eylemlerde aşırıya kaçılırsa ters tepebilir, gerek kalırsa ikinci turda sorun yaşanabilir. 9 Nisan’a kadar ne kadar çok kişi sırtını dönerse, İnce uzlaşma konusunda o kadar hevesli olur; alacağı bir bakanlık ve birkaç milletvekilliği gibi bazı tavizlerin ardından, Kılıçdaroğlu lehine adaylıktan çekilebilir.
Uzlaşma yolunda bir veya birden çok arabulucu kullanılabilir; Murat Karayalçın, Ekrem İmamoğlu,önceki genel sekreterlerden Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır gibi. Kılıçdaroğlu arabulucu görevlendirerek uzlaşmacı tavrını ortaya koyar ve 9 Nisan’a kadar anlaşma olmazsa, İnce’ye destek, tıpkı Ümit Özdağ’ın “Suriyelileri geri göndereceğim” çıkışı sonrası yükselen Zafer Partisi’nin oyları gibi hızla düşecek ve eli zayıflayacaktır.
İnce’nin paylaştığı 4 sayfalık mektupta benim de yıllardır yazdığım çok sayıda doğru ve haklı eleştiri var; ancak işin ikinci tura kalması son derece riskli. Uzlaşma sağlanırsa, İnce daha yüksek oranda gencin sandığa gidip oy atmasını sağlayabilir ve sınırlı da olsa, Millet İttifakı’ndan oy çalabilir. Önceden, Kardinal’e karşı mücadele veren Üç Silahşor Atos-Portos-Aramis’e benzettiğim Kılıçdaroğlu-İmamoğlu-Yavaş üçlüsüne, Dartanyan olarak İnce’nin katılması ekibe güç kazandıracak, işin ilk turda bitme olasılığını çok güçlendirecektir. Ayrıca İnce sayesinde, işin hiç de garanti olmadığı ve ilk turda bitmesi gerektiği daha iyi anlaşıldı. Birçok kişi Kılıçdaroğlu’nun yanına geçti ve bu giderek hızlanacak.
İNCE-ERDOĞAN BENZERLİĞİ
İnce’nin kendisini önceden cumhurbaşkanlığına aday göstermiş olan misafirine söylediği ‘Hoş geldin, güle güle’ sözleri, Erdoğan’a çok benzediğini düşündürdü: Benmerkezciliği, dün söylediğinin tam tersini bugün söyleyebilmesi, verdiği sözleri tutmaması, çok şey biliyormuş gibi konuşmasına karşın bilgi dağarcığının kısıtlı olması, farklı alanlarda da olsa zaafları…
Seçim gecesi ‘Adam kazandı’ mesajı atıp, ortadan kaybolmasını unutmayan halk, Kılıçdaroğlu’nun ilk turda seçilmesini engellerse kesinlikle affetmez... Sosyal medyada dolaşan, iki ayrı yerde söylediği “Selahattin Demirtaşserbest bırakılsın diye bir cümlemi getir, siyaseti bırakırım” ve “Selahattin Demirtaş serbest kalsın, propaganda yapsın” söylemlerini birleştiren video çok anlamlı.
ADALETTE GELİNEN DURUM
Şahan Gökbakar’ın, YSK'nin Erdoğan'ın adaylığına yapılan itirazları reddetmesi üzerine paylaştığı karpuz fotoğrafı ve “Resimde görülen meyvenin mango olduğuna oy birliğiyle karar verdik” esprisi, adalette gelinen durumu harika yansıtıyor ve hiçkimsenin güvende olmadığını kanıtlıyor. Bir gün herkesin hukuka gereksinimi olacak, rahmetli Sabih Kanadoğlu’nun dediği gibi ‘bumerang dönüp fırlatanların kafasına çarpacak’.
Umarım bu seçim Erdoğan tipi siyasetçilerin sonu olur ve çok daha donanımlı, eğitimli, dürüst, çalışkan, toplumun çıkarlarını düşünen, komplekssiz insanlar tarafından yönetiliriz. Örneğin, Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu CHP Meclis sıralarında görmeyi çok istiyorum.