Cumhurbaşkanlığı seçimini EGP’nin kazanacağı artık iyice belli oldu. EGP de ne diyeceksiniz: ‘Erdoğan Gitsin Partisi’; patenti Barış Terkoğlu’na ait, sanırım. Türkiye’nin en büyük partisi EGP’nin oy oranı şu an yaklaşık yüzde 55 ve daha da artabilir. Yöneylem’in son araştırmasına göre halkın yüzde 54,7’si ‘Erdoğan’a asla oy vermem’ demiş.
EGP’nin ilk turda başarmasının, yani Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığının önündeki en büyük engel, EGP’nin içinde yer alan ve İnce’yi destekleyen dostlar. Onlarla uzlaşmamız, birleşmemiz ve onları ilk turda Kılıçdaroğlu’na oy vermeleri konusunda ikna etmemiz gerekiyor.
Listelerin açıklanmasının ardından yapılacak kamuoyu araştırmaları sonuçlarına göre uzlaşı formülleri geliştirilebilir. Örneğin bazı CHP seçmenleri, geçmişte HDP’ye yaptıkları gibi, milletvekili seçiminde barajı geçmesi için Memleket Partisi’ni destekleyebilir, bunun karşılığında da Memleket Partililer Kılıçdaroğlu’na oy verebilirler; hatta daha iyisi İnce, Kılıçdaroğlu lehine adaylıktan çekildiğini açıklayabilir. Böylece Fatih Portakal’a Kılıçdaroğlu için söylediği “Benden daha iyi bir Cumhurbaşkanı adayı buluruz, onu desteklerim, o başka bir şey. Ama karşı karşıya gelmem kendisiyle. Çünkü bir insanın, bir faninin kolay kolay yapamayacağı bir şeyi yaptı. Ben vefasız bir insan değilim. Bana bunu yapan birinin karşısına geçmem” sözünü de tutmuş olur. Bakanlıklarda paylaşılacak önemli görevler olduğunu da unutmayalım.
CHP ve İYİ Parti’de bazı çok değerli isimlere listelerde yer verilmedi ve sanırım bakan olacaklar. Örneğin, önceki CHP Genel Sekreterlerinden ve başarılı Bornova Belediye Başkanlarından Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ı Tarım ve Orman Bakanı, İYİ Partili değerli bilim insanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz’ı ise Maliye Bakanı olarak görmeye hazırlanalım. YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na Artvin listesinde yer verilmezse (yazı yazıldığında belli değildi), muhtemelen Adalet Bakanlığı’nda görev alacaktır.
KORKUTMAYA KARŞI MİZAH
İYİ Parti ve CHP binalarının yakınlarında sıkılan kurşunlar, pahalılığa dikkat çekmek için tasarladığı, 'Erdoğan sayesinde' yazılı etiketler nedeniyle Mahir Akkoyun’un tutuklanması, hep korkutmaya yönelik girişimler. Rakipleri bölmeye çalışmak dışında Erdoğan’ın elinde kalan son koz, korku iklimi yaratmak; ama bu da ters tepecek. Korkutma operasyonlarına karşı silah olarak ‘mizah’ kullanılırsa, hem ‘korku’ ortadan kalkar, hem de saflar sıklaşır, bağlar kuvvetlenir.
Örneğin, EGP için mizahi bir logo yarışması yapılabilir, jüri başarılı bulduklarını internette oylamaya açabilir. Seçilen logonun bayrakları meydanları süsler, rozetleri dağıtılır… Böylece Erdoğan’a karşı birleşen farklı partililer, meydanlarda ortak bir müzik ve logo ile Kılıçdaroğlu’nun yanında birleşmiş olur; gençlerin ilgisi ve desteği de artar.
Bakarsınız İnce, Kılıçdaroğlu’nun kendisine böyle bir rozeti takmasını kabul eder ve iş tatlıya bağlanır. Unutmayalım; yapmamamız gereken tek şey, karşılıklı eleştirilerin dozunu artırmak ve birbirimizi kırmak…