Çocuktu. Her çocuk gibi çocuktu.
Her çocuk gibi futbola sevdalandı. Mahalle aralarında lastik ayakkabılarla kovaladığı top, çocuk düşünde, yaşında yarattığı düşlerin simgesi oldu. Lefterleri, Metinleri düşleyen, onlar gibi ünlenmek, onlar gibi meşin yuvarlaktan para kazanmak isteyen her yoksul çocuk gibi çocuktu.
İskenderun'da Fenerspor Kulübü ile tanıştığında 15 yaşını henüz sürüyordu. Bu arada eğitimini de ihmal etmedi. Sanat Enstitüsünün torna tesviye bölümünden mezun oldu. Her çocukluğunu tamamlayıp genç olanlar gibi askerlik görevine gitti.
Sonra İzmir'e geldi. Göztepeli oldu. Göztepeli Fevzi oldu. Gol Kralı Fevzi oldu. Üç büyüklerin teklif ettiği dönemin en yüksek transfer ücretlerini elinin tersiyle iterek Göztepe'de kaldı. İşte bu nedenle Göztepeli Fevzi oldu.
3-0'lık Atletico Madrid maçında Halil ile birlikte attığı gollerle Avrupa çapında bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Moskova'da oynanan ve 2-0 galibiyetimizle biten maçta attığı gol dillere destan oldu. Göztepe'nin iki kez müzesine taşıdığı Türkiye Kupası'nın kazanılmasında oyunculuğu ve golcülüğü ile büyük pay sahibi oldu.
Adnan Süvari'nin teknik direktörlüğündeki Ali'yle, Mehmet'lerle, Çağlayan'la, Sabahattin'le, Ali İhsan'la, Hüseyin'le, Ertan'la, Nihat'la, Ceyhan'la, Cenap'la, Halil'le ve en önemlisi Kaptan Gürsel Aksel ile Türk futbolunda bir destan yazan Göztepe'de "Kral" oldu.