Bu yıl 23’ncü yılını geride bırakan eğitim kökenli Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir’i Avrupa’nın marka kentleriyle yarışır hale getirmiş. Botanik bahçesini aratmayan Anadolu Üniversitesi’nden sonra kenti de ağaçlar ve bitkilerle dolu parklarla, havuzlarla, heykellerle donatıp, Porsuk Çayı, Balmumu Müzesi, dünyadan esintilerin bulunduğu Bilim Kültür ve Sanat Parkı ile muhteşem bir şehir yaratmış
Eskişehir ile ilk bağlantım 2009 yılına dayanıyor. Kızım Nehir Akansu, Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümünü bitirdikten sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nı kazandı. Eskişehir’e her gittiğimde kent, Avrupa’nın seçkin şehirleriyle yarışır yeniliklerle doluydu. Başkan Yılmaz Büyükerşen ile, görüşmek istediğim de ya şehir dışında, ya da aşırı çok yoğunluktan mümkün olamadı. Bu kez işimi garantiye alıp gitmeden önce meslektaşım Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yılmaz Karaca’dan randevu almasını rica ettim. İzmir’in Tire İlçesi’nden olduğunu öğrendiğim Özel Kalem Müdürü Burhan Değirmencioğlu, bir programının arasına sıkıştırıp 15 dakikalık bir görüşme ayarladı. 84 yaşında olmasına rağmen son derece dinç görünen ve hafızası müthiş Başkan Büyükerşen’e “Atatürk’ün annesini emanet ettiği İzmir’den bol bol selamlar getirdim” deyince “İzmir’de yaşamayı çok istedim. Ancak kısmet olmadı” şeklinde içinde ukde kalan duygusunu dile getirdi.
GAZETEYLE FOTOĞRAF
Sosyal medya hesaplarımdan Eskişehir’in güzelliklerini paylaştığımı ve kendisiyle ilgili “Efsane Belediye Başkanı, Bu ülkeye Cumhurbaşkanı olması gereken insan, Eskişehir’i dünya kenti yaptı” şeklinde yorumlar yapıldığını söyleyince, “Sağolsunlar, varolsunlar onların güzel görüşleri. Çok teklifler geldi ancak kabul etmedim, çünkü ben Eskişehir için doğmuşum. Eskişehir’le ilgili daha yapacaklarım var. Ülkemizin başka şehirlerinde de çok başarılı belediye başkanları var, onlara haksızlık etmeyelim” yanıtını verdi.
Başkan Büyükerşen’e, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin 10 yıldır yayınlanan ve logosunda ‘İzmir’in kurtuluş gününü 9 Eylül ile işgalcilere ilk kurşunu sıkan Gazeteci Hasan Tahsin’in fotoğrafı bulunan’ 9 Eylül Gazetesi’ni verdim. İnceleyip, “Güzel bir gazete, hazırlayanların ellerine sağlık, siz de çok önemli bir konuda halkı bilgilendiriyorsunuz. Dünyanın durumu küresel ısınma nedeniyle çok sıkıntılı, herkesin yaşadığı kenti koruması gerekiyor” dedi. Büyükerşen, basın ofisinde görevli fotoğrafçı Kerem Bağ’a, 9 Eylül Gazetesi’ni önüne tutup, “Bizi böyle fotoğraf çek” dedi. 15 dakikalık süreyi aşmıştık ama çok sevdiği İzmir’den gelmem nedeniyle süre biraz uzadı, Bülent Ecevit ile ilgili anılarından bahsetti. Meclis Toplantısı’na hazırlanacağını bildiğim için ben müsaade istedim. Makamından ayrılırken, “Güzel dileklerini gönderen tüm İzmirlilere selamlarımı iletin” diyerek Eskişehir’de yapılan çalışmaları anlatan CD ve broşürler verdi.
BOTANİK BAHÇESİ GİBİ
Başkan Yılmaz Büyükerşen’in Avrupa’nın marka kentleriyle yarışır hale getirdiği Eskişehir’i anlatmak için inanın sayfalar yetmez. Bir kentin temiz, bol yeşil, huzurlu, kolay, rahat olması insan yaşamı için çok önemlidir. Bu yıl 23’ncü yılını geride bırakan eğitim kökenli Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen önce örnek gösterilen bir Anadolu Üniversitesi, sonra da huzurlu yaşanılır bir kent yaratmış. Ancak, benim için kentin yeşilliği birinci sırada geliyor tabi ki. 'Anadolu Üniversitesi’ni tek cümleyle anlat' deseler “Üniversite değil, botanik bahçesi” derdim. Çeşit çeşit ağaçlara, bitkilere bakmaya doyamadım. Tüm ağaç ve bitkiler üzerinde isimleri ve özellikleri vardı. Aslında benim için her ağaç ve her bitki çok çok önemlidir, ancak mavi çam (Ladin) ve Toros sedirlerine büyülendim. Anadolu Üniversitesi’nde okuyanlar çok şanslılar.
BAŞKANLIKTA 23 YIL
Eskişehir’de yaşayan ve Anadolu Üniversitesi’nde okuyan arkadaşlarım, “Anadolu Üniversitesi'ni kuran kişi Prof. Dr. Orhan Oğuz’dur ancak bu hale gelmesini sağlayan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’dir. 1982 yılında Cumhurbaşkanı tarafından Anadolu Üniversitesi Kurucu Rektörlüğü'ne getirildi, 1987 yılında ikinci kez atanarak 10 yıl rektörlük yaptı. Anadolu Üniversitesi’nde eğitime başladığımızda kıraç ve bu kadar kapsamlı değildi. Rektör olmasına rağmen bir bakıyoruz bir binanın üzerinde işçilerle birlikte çalışıyor, bir başka gün bahçede ağaç dikiyordu. Hem Anadolu Üniversitesi’ni hem de Eskişehir’i örnek gösterilecek hale getirdi” dediler. Anadolu Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan kızımın öğretmeni Prof. Burcu Yazıcı da, yüksek lisans ve doktorasını Amerika’da tamamlayıp 10 yıl tanınmış orkestralarda çalıştıktan sonra Türkiye’de yaşanabilecek şehir olarak Eskişehir’i tercih etmiş. Sadece üniversite değil, kentin her yeri ağaçlarla, bitkilerle, yemyeşil parklarla dolu, havuzlar, heykeller, halkın oturacağı dinlenme alanlarıyla dolu.
BALMUMU MÜZESİ
Ya balmumu müzesi.... Tam 3 saatimi aldı. Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, bu kadar benzer yapılabilir mi? Her gören önünden dakikalarca ayrılamadı, fotoğraf çekme heyecanı yaşandı. Büyükerşen’in, balmumu müzesi için söylediği, “Tarihimizin ürünüyüz ve yetiştirdiğimiz insanlar kadarız. Gurur duyulacak bir tarihimiz var. Gurur duyulacak insanlar yetiştirdik. Ancak tarihimize de insanlarımıza da hak ettikleri değeri verdiğimizi düşünmüyorum. Balmumu heykeller, tarih ve ünlü kişilerle insani bir temas kurmaya çok uygun. Umuyorum ki, yaptığım balmumu heykellerin yer aldığı bu müze, tarihimizle, insanımızla, yani kendimizle barışmak konusunda, karınca kararınca da olsa, bir katkı yapacaktır. Hemen girişte İstiklal Savaşı’nın büyük komutanları Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Fahrettin Altay, Rauf Orbay ve Mehmet Akif Ersoy yer alıyor. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar ülkeyi yöneten Başbakanların, ünlü tiyatro, sinema, müzik sanatçıları, gazeteciler, yazarlar, spor insanlarının balmumu heykelleri Yılmaz Büyükerşen’in elinden sanki canlıymış gibi yapılmış. Türkiye’nin ilk balmumu müzesi olan ve Yılmaz Büyükerşen’in adını taşıyan müzede 166 heykel bulunuyor.
Ekolojik dengenin korunmasına büyük önem veren Büyükerşen, 80 türden 800 hayvanın bulunduğu hayvanat bahçesine sık sık giderek tüm hayvanlarla yakından ilgilendiğini, dünya şehirlerinden esintilerin bulunduğu Bilim Kültür ve Sanat Parkı’nı da geniş geniş yazmak isterdim, ancak bana ayrılan yer doldu. Yeni seçilen belediye başkanlarının Eskişehir’i gezip çalışmalardan feyz almasını tavsiye ederim.
ÇÖPLERDEN ELEKTRİK
Elektrikte dışa bağımlı bir ülke olarak ve her yıl 50 milyar dolarlık elektrik satın aldığımızı düşünürseniz ne kadar kıymetli olduğunu anlayabilirsiniz. Eskişehir’de çöpler geri dönüşüm yoluyla elektriğe dönüştürülüyor ve 95 bin konutun elektrik ihtiyacı karşılanıyor. 70 milyon liraya mal olan ‘Çöpten Elektrik Üretimi ve Katı Atık Geri Dönüşüm Tesisi’ ile kentin günlük 800 ton çöpü ayrıştırıp, ortaya çıkan metan gazı elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Yani 70 milyon 2-3 yılda kendini amorti etmiş bile. Darısı diğer belediyelerin başına. Daha önce de defalarca yazmıştım çöp deyip geçmeyin, özelliğine göre ayrıştırılıp hem ekonomiye kazandırılabilir hem de yok olması uzun yıllar alan çöplerden doğayı koruyabilirsiniz.
PORSUK'TA GONDOL GEZİSİ
Eskişehir’in tam da ortasından geçen Porsuk Çayı’nın etrafı da eşsiz bir görüntüye sahip. Özel yeşillendirme çalışmaları ile birlikte muhteşem doğal bir görüntü yapılmış. Porsuk Çayı’nda tekne ve gondol gezisi ile şehrin değişik güzelliklerine tanık oluyorsunuz. İtalya’nın Venedik şehrini görenler Porsuk Çayı için “Türkiye’nin Venedik’i” benzetmesi yapıyorlar. Porsuk Çay’ını sağında ve solunda bulunan alışveriş mekanları, birbirinden şık kafeteryalar ve yemek yenilecek yerlerde, manzarayı seyredip dinlenmek harika. Porsuk Çayı, Sakarya Irmağı’nın en uzun kolu, 1948 yılında hizmete girdiği, Yılmaz Büyükerşen’in örnek belediyecilik bakışıyla daha eşsiz bir görüntüye sahip olduğu söyleniyor. Birbirinden farklı ve renkteki köprüler fotoğraf çekmek için ideal. Yıllık 300 milyon metreküp su debisine sahip olan Porsuk Çayı’nın asıl kullanım amacı, tarımsal sulama ve konutların su ihtiyacını karşılamakmış. Bravo doğrusu.