Röportaj-Melis İstanbullu / Lezita Genel Müdürü Mesut Ergül ile; markanın dijital dönüşümünü, küresel vizyonunu ve geleceğe yönelik stratejilerini konuştuk.
Röportajımıza başlamadan önce sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. Kariyerime 2005 yılında Abalıoğlu Grubu’nda başladım; Lezita markasının kuruluş sürecinde aktif rol aldım. Satış ve pazarlama alanında üstlendiğim görevlerle markanın büyümesine katkı sağladım. 2021’den bu yana Lezita Genel Müdürü olarak görev yapıyorum.
Lezita’daki yolculuğum, özgeçmişimin ilk Pazarlama Direktörü Armağan Portakal tarafından keşfedilmesiyle başladı. Bir markanın doğuşuna tanıklık etmek ve bu fırsatı vizyoner bir liderin önerisiyle elde etmek benim için gurur verici. Bugün hâlâ aynı motivasyonla çalışmaya devam ediyorum.
Lezita’nın gelecek vizyonunun temelinde hangi stratejik öncelikler yer alıyor?
Lezita olarak üç temel önceliğimiz var: markamızın sürdürülebilir büyümesini sağlamak, çalışan bağlılığını artırmak ve dış pazarlardaki varlığımızı güçlendirerek Lezita’yı global bir gıda markası haline getirmek. Bu doğrultuda hem yeni yatırımlar yapıyor hem de mevcut yatırımlarımızı ileriye taşıyoruz. Çalışanlarımızı en büyük değerimiz olarak görüyor; iş-yaşam dengesine yönelik uygulamalar, eğitim platformları ve sosyal kulüpler aracılığıyla onların gelişimine sürekli yatırım yapıyoruz.
İhracat alanında nasıl bir yol haritası çizdiniz?
İhracatta yeni bir faza geçiş yaptık. AB’ye ihracat izni almamız bu sürecin en önemli başarılarından biri oldu. Artık Avrupa pazarında da ürünlerimizle yer alacağız. 70’i aşkın ülkeye yaptığımız ihracatı daha da artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca Turquality programına dahil olmamız, Lezita’nın global marka yolculuğunda önemli bir dönüm noktası. Bu destekle yurt dışı pazarlarda daha güçlü adımlar atacak, markamızın “Hayatın Lezzeti” vizyonunu dünyanın dört bir yanına taşıyacağız.
Değişen tüketici ihtiyaçlarına nasıl yanıt veriyorsunuz?
Tüketici alışkanlıkları hızlı bir şekilde değişiyor. Pratiklik ve yenilikçilik artık olmazsa olmaz. Biz de bu değişimi yakından izliyor, ihtiyaç ve beklentilere dayalı ürün geliştirme felsefesiyle hareket ediyoruz. Ürün portföyümüzü raflarda fark yaratacak inovatif seçeneklerle zenginleştiriyoruz. Bu çalışmalarımızın sonucu olarak, mutfakta zaman kazandıran, lezzetli ve kolay hazırlanabilir ürünlerimizle farklı kesimlerden geniş bir tüketici kitlesine ulaştık. Bu yaklaşımı sürdürerek hem ürün gamımızı genişletmeyi hem de yeni pazarlarda fark yaratmayı hedefliyoruz.
Lezita’nın dijitalleşme yatırımlarından bahseder misiniz?
Lezita’nın fark yarattığı alanlardan biri de dijitalleşme yatırımları. Üretim süreçlerimizden lojistik yönetimine kadar dijital teknolojilerden faydalanarak verimliliğimizi artırıyor, bu yaklaşımla sürdürülebilirliğe de katkı sağlıyoruz. Tüketiciyi merkeze alarak, erişilebilirliği önceliklendiriyor ve fiyatlama stratejilerimizi onların bütçesini zorlamayacak şekilde şekillendiriyoruz. Tüm bu çalışmalar, markamıza olan bağlılığı artırırken sürdürülebilir büyümemizin de temelini oluşturuyor.
Lezita, kuruluşundan bu yana istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ediyor. Bugün geldiğiniz noktayı nasıl tanımlarsınız?
Bugün Türkiye’nin en büyük 80. sanayi kuruluşu, sektörümüzün ise ilk üç markasından biri olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu başarı; üretim gücümüz, inovatif yaklaşımımız, ihracattaki pazar çeşitliliğimiz ve çalışanlarımızın özverili katkısı sayesinde mümkün oldu. “Hayatın Lezzeti” mottomuzla tüketicilerimizle kurduğumuz duygusal bağ ise bizi geleceğe taşıyan en güçlü motivasyon kaynağımız. Marka vizyonumuzu “uluslararası gıda markası” olarak konumlandırarak, lezzet ve kaliteyi her coğrafyada aynı standartta sunmayı amaçladık. Bu doğrultuda; tüketici trendlerini yakından izliyor, ‘Hayatın Lezzeti’ mottomuzdan aldığımız ilhamla yenilikçi ve lezzetli ürünlerimizin daha fazla kesim tarafından tanınmasına yönelik çalışmalara odaklanmaya devam ediyoruz.
