Günler nasıl da geçiyor… Ramazan ayını geride bıraktık. Bayram, bayram derken… Bugün Ramazan Bayramının ikinci günü… Tüm insanlığın barış ve özgürlük içerisinde geçirecekleri nice bayramlar dileyerek dünya kupasına geçiş yapayım.
Günler çabucak geçiyor derken son Avrupa Futbol Şampiyonasının üzerinden iki, son Dünya Kupasının üzerinden de dört koca yıl geçti. Biz milli takım olarak maalesef Rusya’da yapılan ve açılış maçı Rusya ile Suudi Arabistan arasında iki gün önce oynanan dev turnuvada yokuz. Artık bir takımı kendimize yakın ilan edip onunla avunacağız. Kimimiz Almanyalı, kimimiz Fransalı, kimimiz Arjantinli, kimiz de Brezilyalı olacak… Bazen bu samimiyeti abartacağız. Çok üzüleceğiz ya da haddinden fazla sevineceğiz onlarına adına…
Rus taraftarlar ev sahibi olarak kendi takımlarına pek güvenmiyorlarmış. Hatta “gruptan nasıl olsa çıkamayız, gruplardan sonra hangi takımı tutsak” diye geyikler döndürüyorlarmış kendi aralarında… Bu insanoğlu da pek doyumsuz canım! Bakın, biz ne ile övüneceğiz?
Milli takım olarak yokuz ama çok önemli bir öz kaynağımız orada… Hakem Cüneyt Çakır ve ekibi dünya hakem klasmanının en üst sıralarındaki bir trio olarak göğsümüzü kabartacaklar. Ben bu satırları karalarken Onlar da, Fas ile İran arasında dün oynanan maça hazırlanıyorlardı. Umuyorum ki Cüneyt Çakır ve ekibi en azından bu turnuvada da bir yarı finale layık görüleceklerdir performanslarıyla… Finale asla hayır demiyorum ama… Farklı hesapların yapıldığı bu alanda da bizi yok sayabilirler! Yarı final olsun, bizim olsun!
Dipnot; Rusya Aile, Kadın ve Sosyal Politika Bakanı turnuva başlamadan bir açıklama yaptı kendi kadın vatandaşları için… Rus kadınlarının ne kadar güzel olduklarını buradan yazmama gerek yok herhalde! Sayın bakanın açıklaması da bunu doğrular nitelikte ama… Sayın bakan dedi ki; “dünya kupası için ülkemize gelen konuklarımızla beraber olmayın”!
Herkes kendi derdine düşmüş anlaşılan… Biz bakalım bizsiz kupadaki maçların güzelliklerine…