Çoğumuz önümüzde yapılması gereken işler, planladığımız hayaller, yapmak istediğimiz hedefler varken sonra hallederim, sonra planlarım diye düşünmüşüzdür. Aslında bunları ertelerken sonra yapma fırsatımızın olup olmayacağını bilemeyiz. Ertelemek basit bir tembellikten fazlasıdır. Bizden zamanımızı, isteklerimizi ve hayallerimizi alır.

Erteleme hastalığı, bireyin yapması gereken görevleri sürekli ötelemesi durumudur. Psikologlar, bu davranışın altında yatan  çeşitli nedenler olduğunu belirtiyor. Mükemmeliyetçilik korkusu, başarısızlık kaygısı, hatta bazen de başarı korkusu bile ertelemeye yol açabiliyor. İşin büyüklüğü gözümüzü korkutuyor, nereden başlayacağımızı bilemiyoruz ve bu belirsizlik içinde eyleme geçmek yerine "sonraya" sığınıyoruz.  Ertelenen her iş birikir ve üzerimizde baskı oluşturur. Bu baskı da motivasyon düşüklüğüne sebep olur. Ve bir döngüye gireriz. Erteledikçe suçluluk duyarız. Suçluluk duydukça ertelemek daha da cazip gelir.  

Erteleme hastalığının bazı belirtileri vardır. Bunlar; Kararsızlık, mazeret üretme, son dakika baskısı, stres ve kaygı, motivasyon eksikliği, işlerin uzun süre yapılmamasıdır. Bu belirtiler sizde de bulunuyorsa sizde bir erteleme hastası olabilirsiniz. Özellikle dijital çağda elimiz altında dikkatimizi dağıtacak bir çok şey var. Birazcık bakarım diyerek saatlerimizi telefonlarda geçiyoruz. Bu nedenle son yıllarda erteleme hastalığında çok büyük bir artış yaşanmakta.

Ertelemek modern insanın ortak noktalarından biri haline geldi. Peki erteleme hastalığıyla nasıl başa çıkarız? Bu hastalığı kırmak için ilk önce ertelediğimizi farkına varmamız gerekiyor. Görevlerimizi, planlarımızı neden ertelediğimiz sorgulamamız gerekiyor. Ardından görevlerimizi gözümüzde büyütmemek için küçük parçalara ayırarak yapabiliriz. Günlük işlerimizi planlayarak, önceliklerimizi belirleyerek zamanı daha verimli kullanabiliriz. Dikkatimizi dağıtan unsurlardan kurtulmak, iyi bir çalışma ortamı sağlamak, profesyonel ve sosyal destek almak da bu hastalıkla başa çıkmamız sağlayabilir.

Hayat biz bekledikçe durmuyor. Mevsimler değişiyor. Bir sabah uyanıyoruz, yıllar geçmiş. Ertelediğimiz o şey hâlâ yerli yerinde duruyor. Ama biz aynı yerde değiliz. Hala yapma şansımız varken isteklerimiz, planlarımızı ve en önemlisi hayallerimizi ertelememeliyiz.