Dünya demokrasi liginde Uganda’nın altında seyreden güzel ve bakımsız ülkemizin… Süper sıfatlı ama bitik, en üst fitbol liginde bu hafta Milli maç arası nedeniyle maç yoktu. Bu ligde şehri beşinci sezon üstüste temsil edebilme başarısını gösteren Göztepe haftayı teknik direktörsüz geçirmeyi tercih ederken… Milli takım Karadağ’a karşı Cengiz Ünder’in üst düzey oyunuyla 2-0 öne geçse de, maçı Alparslan Öztürk’ün ilk kez A Milli Takım forması giydiği maçta Göztepe’deki üstün becerili hareketlerini aratmayacak şekilde gereksiz ve saçma şekilde yarattığı faulün ardından yenilen son dakika golüyle maç 2-2 bitti. Cebelitarık’a ilk devre gol atamamak da başarıydı neyse ki sonradan açıldılar. Hollanda maçından ise bahsetmek istemiyorum eski İngiltere maçlarını hatırlatır bir şekilde bitti.
Şenol Güneş’in maç sonrası olayı şeytani düzene alet olmasına bağlaması oldukça ilginçti. Türk futbolunun finansmanının fitbolu yönetenlerin eliyle giderek bozulmasının, bir kısım kulüp borçlanmasa da kulüplerin çoğunun giderek borçlanmasının, borçlanmayanların en ufak bir avantaja sahip olmasına izin verilmezken, borçlananların giderek uçuk transferlere devam ederek daha da borçlanmalarına izin verilmesinin sebebini tartışmasak da… Bunların sonucunda altyapılara giderek daha az verilen önemin sonuçlarını yaşıyoruz yaşamaya devam da edeceğiz. Gelelim yazının konusuna…
Hastaneler neden zarar ediyor? Aynı fitbol gibi giderek bozulan finansmandan… Bunun sebebi ne? Sağlık sisteminin en önemli finansörü Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK). SGK’yı kim yönetiyor? Yüce Dövletimiz… SGK primleri 10+ yıldır sabit mi? Hayır her sene düzenli olarak artıyor. Buna karşı hastanelerde sağlık hizmeti başına verilen ödeme aynı 10+ yıllar boyunca hep aynıydı. Hatta bazı cerrahi işlemlerde ücretler zaman içinde düşürüldü. Örneğin İnfeksiyon Hastalıkları Polikliniği hastası için yıllar boyunca 55 TL idi (2020’de lütfedip %30 zam yapıldı 71 TL oldu). Tıp fakültesindeki öğrencilerime sorduğum sorulardan biri “Size 10 sene önceki harçlığınızı verseler idare edebilir misiniz?”… Sizlere de sormuş olayım. İdare edebilirim diyen yok. Nasıl idare edilir? Ancak bir ya da her yerlerden kısarak… Örnekler… Yapılması gereken tetkikleri yapmayarak… Malzemeden kısarak, kullanman gereken malzemeyi kullanmayarak ya da kullanmaman gereken malzemeyi tekrar kullanarak… Zarar eden ameliyatları yapmayalım diyerek… Kritik hastada o an için var olan en iyi tedaviyi vermemek için zorluklar çıkararak, güncel örnek COVID-19 hastalarında tosilizumab… İnsan emeğinin ederinden aşırarak, daha az para verip, daha çok emek almaya çalışarak, üstüne hastaneler zarar ettiği gerekçesiyle çalışanların döner sermayesinden kısarak ya da vermeyerek… Ya da amortismandan kısarak ki hastaneler özellikle Üniversite Hastaneleri bu yüzden giderek daha bakımsız hale geliyor, giderek daha az bakımlı odalarda kalıyorsunuz…
Evet... 10+ yıldır size yaptığınız aynı kalem işlem, için aynı para veriliyorsa aynı parayla idare edebilmek için daha az harcamak dışında bir yerlerden ya da her yerlerden kısmak dışında seçenek yok. Daha az harcama ise bu denklemde siz Yüce Halkımız için yapılması gerekenlerin (tetkik ya da tedavi ya da koruyucu işlem) tam olarak yapılması gerektiği gibi yapılamaması anlamına geldiğini açıkça kabul etmemiz gerek. Bütün bu zorluklara rağmen her şeyin tam olarak yapılması tercih edilirse de hastanenin zarar etmesi gerekiyor. Bu yolu tercih eden yerlerde… Devlet kendi hastanelerinde bu zararı bir yere kadar karşılıyor. Buna karşı Üniversite Hastanelerine böyle bir ek destek yok ya da bu destek çok kısıtlı. Giderek daha mutsuz hale gelen sağlık çalışanının işini daha mutsuzca yapması gibi bir sonucun da az sıklıkta yaşanmadığını belirtmek isterim.
Velhasıl kelam… Fitbol ve sağlık sistemi neden zarar ediyor? Böyle giderse; fitbolda da sağlıkta da bunların daha iyi günler olduğunu belirterek... Yönetenlerimizin üstün becerisinden… 10+ yıldır bu kadar enflasyona bu kadar devalüasyona rağmen üniversite/devlet hastanelerine sağlık kurumlarına yapılan işlem bazında (aklınıza gelen ne işlem olursa olsun) tl bazında aynı parayı ya da daha azını verip bir de absürt bir şekilde "bunlar zarar ediyor..." diyenler mi suçlu? Yoksa bu sistemin içinde gemiyi yüzdürmeye devam edenler mi? İşin en önemli çaresi geri ödemelerin enflasyona göre güncellenmesi ve bundan sonraki yıllarda da enflasyona ve SGK primlerine gelen zamla otomatik orantılı artırılması. Bu gibi akılcı bir kararın alınabildiğini görebilecek miyiz? Diliyorum ki o günleri bir gün görebiliriz.
Not: Yazıya biterken Göztepe Yönetiminin kovulacak bir sonraki teknik direktör olarak Nestor El-Maestro’yu seçtiğini öğrendim. Aslında Hocanın uzun yıllar görevde kalmasını dilesem de, kovulma süresinin en azından bir sezondan fazla olmasını görebilmeyi diliyorum.