İçimde her şeye geç kalmışlık hissi, yüreğimde derin bir gelecek kaygısı. Verilen süre içinde güzel anlar, günler, insanlar biriktirebilme çabası.

Her sabah uyandığımda ‘ya çok geç kalmışsam’ korkusu.

Sanki zaman su olmuş akıp gidiyor avuçlarımdan. Geçmiş günlere bakıp hem uzakmış, hem de az önce yaşamışım gibi… Büyümenin verdiği sorumlulukların yükü çöküyor omuzlarıma ve ince bir sızı o eski, çocuk günlere.

Kafamda her gün binlerce soru. Ne için savaşıyoruz mesela? Doğru ne? Ne kadar mutluyuz şu kısacık sürede. Bize sunulan yetiyor mu bize? Ressam Bob Ross’un dediği gibi şuraya mutlu insanlar çizsek de her şey bir toparlansa.

Son günlerde kafamda bu sorular. Merkür mü geriledi, güneş mi ters döndü, hayat mı zorlaştı bilmiyorum ama böyle tası tarağı toplayıp gitme hissi hep aklımın bir köşesinde. Sonbahar hüznü herhalde. Öyle düşünüp daha umutlu günlerin geleceğini umalım.

Eylül ayının o tatlı hüznüyle, denizin ve sahillerin en güzel, hafif serin olan huzur dolu zamanları şimdi Kafayı koyup kumlara, gözlerim mavi ve sonsuz çizgisinden yorulana kadar boşluğa bakıp, sevdiğimle omuz omuza ara ara konuşup ara ara uyuyup, her şeyi sıfırlamak için ideal günler. 

Geç kalmışlık hissi burada da ağır basıyor işte. Hayat koşturmacasından gözümüzü açmadan, koşturmacayla evimize gidip ertesi gün tekrar işlere dağılıyoruz. Bazı günler aynı sofrada yemek bile yiyemeden ayak üstü konuşmalarla geçip gidiyor günler. Özellikle çiftlerden biri mesai düzeniyle çalışıyorsa. Ama hayat tam da burada mücadele etmeyi gerektiriyor. Yılmadan, yorulmadan, sıkılmadan mücadele ederek daha güzel günlere kavuşabilme umudu belki de yaşamamız için sebep. 
Yıllar geçip, geriye dönüp baktığımızda ‘Vay be, ne günlerdi’ diyebilmek belki de nesiller boyu insanoğlunu ayakta tutan.

Okuyun çocuklar!

Okullar açıldı ve öğretmenler, aileler ve en önemlisi öğrenciler telaşlı zamanlar geldi. Size hayatta okul her şey demek değildir diyenlere inanmayın. Bakmayın siz bunu diyenlere. Okul her şeydir. Bir bireyin eğitim ve öğretim hayatına gerekli olanları alıp, hayata hazırlanacağı ilk etaptır. O zorlu maratonun ilk ayağıdır. Gelecek sert koşullar için piştiğiniz, kendiniz hazırladığınız zamanlardır.  Evet öğrendiğiniz birçok ders notu sizin uzun vadede işinize yaramayabilir fakat tüm geleceğinizi şekillendirecek olan bu zamanda kendinize kattıklarınızdır. 

Bol bol okuyun, araştırın. Vaktiniz varken birden fazla yabancı dil öğrenin. Evde de olsak sürekli elimizde olan internetten ya da telefonlarımızdan çok rahat öğrenebiliriz. 
Okuyun diyorum çünkü; iş hayatı tam bir kurtlar sofrası olacak. Günümüz koşullarında daha da vahşileşen hayat şartlarında hep bir adım önde olmak zorunda kalacaksınız. 
Okuyun diyorum çünkü bu coğrafyada maalesef birkaç okul bitirmişken bile vasat şartlarda yaşayabiliyoruz. Herkes bir biliyorsa siz iki bilin. Bilin ki vasatın üzerinde bir hayatınız olsun. 

Ve elinizde yapmanız gereken tek şeyin öğrenmek olduğu zamanların tadını çıkartın. Çünkü sonrasında mücadele edeceğiniz şeyler çok daha büyük olacak.