Türk basın tarihine baktığımızda 18’nci yüzyılda başladığını görürüz. Bu anlamda 21’nci yüzyıla kadar diğer birçok ülkede olduğu gibi Türk basın tarihi açısından da inişli çıkışlı süreçler yaşanmıştır. Yaşanmaya da devam ediyor.
Türkiye’de mesleklerini yapmaya çalışan gazeteciler hemen her dönem büyük bir mücadelenin içerisinde olmuş, baskılara, sansüre, ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalara maruz kalmıştır. Kalemini kırıp, satmayan gazetecilerin bazıları bedelini ya hapis yatarak ya da yaşamlarıyla ödemişlerdir.
Bu saydığım süreçler en gelişmişinden gelişmekte olan ülkelere kadar hemen her ülkede belirli dönemlerde yaşanmış, kimi ülkeler bu olumsuzlukları zamanla aşmış kimileri de özgürlük için verdiği mücadeleyi asla bırakmamıştır. Bu mücadele bazen bir avuç insanla, bazen topyekün olmuştur. Doğrusu basın ve ifade özgürlüğüne yönelik engellerin iktidarlar eliyle kaldırılması ve gazetecilere özgür bir ortam sağlanmasıdır.
Gazetecilik mesleğinin özünde mücadele ve başkaldırış vardır. Herkesin baktığın yöne değil de, çoğu kimsenin göremediği veyahut görüp de ses çıkaramadıkları olayları toplumun bilgisine sunmayı görev edinmiştir. Gazeteci için haber ve haber kaynağı kutsaldır. Halkın doğru bilgilenmesi adına tarafsız ve objektif bir görev görmelidir.
Gazetecilik mesleği için güzel bir tanımlama ve söyleyiş vardır: “Herkesin kaçarak uzaklaştığı yere koşarak giden kişi, gazetecidir.”
Bugün ülkemizde basın ve ifade özgürlüğü adına içeriden ve dışarıdan gözlemlenen olumsuz bir süreç yaşansa da halkı adına onuruyla, meslek aşkıyla görev yapan gazeteciler hiç eksilmediler, hep var oldular. Güven erozyonuna uğrayan gazetecilik mesleğini layıkıyla yerine getirmeye, toplumun gözü, kulağı, sesi olmaya devam eden gazeteciler iyiki varlar.
Bizler mesleğimizden, ülkemizde onuruyla, namusuyla görevini gören gazetecilerden asla umudumuzu yitirmedik. O gazeteciler baskılara, hapis tehdidine, sansür dayatmalarına boyun eğmedi. Her türlü koşul ve süreçte görevini layıkıyla yapmaya devam etti.
Basın ve ifade özgürlüğü anlamında ülkemizde sıkıntılar olduğunu kabul etmekle birlikte, umudumuzu hiç yitirmedik, mücadeleyi hiç bırakmadık.
Güzel günlerin yakın olduğunu biliyoruz. Kimsenin dili, dini, rengi, ırkı, mezhebi nedeniyle ötekileştirilmediği, kimsenin yazdıkları ve düşünceleri nedeniyle yargılanmadığı, hapse atılmadığı, ölüm tehditlerine maruz kalmadığı günler bir adım uzağımızda.
Türkiye, doğasıyla, kültürel varlıklarıyla, geniş bir mozaik oluşturan insanlarıyla her zaman hoşgörünün ülkesi olmuştur. Geçmişte yaşananlardan ders alıp daima ileriye bakmıştır.
Bizler de hep ileriye bakıyoruz. Ülkemizi çok seviyoruz. Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü anlamında hakettiği yerde, en üst sıralarda yer alacağı, tüm dünya gazetecileri için rahat bir çalışma ve yazma ortamının sunulacağı bir Türkiye hedefliyoruz. Bu hedefimize oldukça yakınız.
Ve bunu birlikte başaracağız.
Atila SERTEL
CHP İzmir Milletvekili
TGF Onursal Genel Başkanı
İGC Onursal Başkanı