Pazartesi akşam, İstanbul’da uçaktan iner inmez aldım haberi. YSK iktidara boyun eğmiş, dünya literatürüne geçecek bir karara imza atmıştı. Otobüsteki herkes şakınlığını dile getiriyor, bir yandan da tatil planlarını nasıl değiştireceğini konuşuyordu, 23 Haziran’da İzmir’de olabilmek için… Tam zamanında ulaştım Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Kültür Merkezi’ne. 24. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri Töreni başlamak üzereydi. Az önce alınan haberin yaratığı kızgınlığın sahneye yansıyabileceğini düşünüyordum; öyle de oldu.
Herşeyin aksaksız yürüdüğü güzel bir geceydi. Kerem Alışık, Nurcan Kaçmaz ve tüm ekibin ellerine sağlık. Ödüllerin bir kısını biliyordum, Erden Kıral’ın başkanlığını üstlendiği Sinema Seçici Kurulu’nda olduğum için; ama tiyatro ödüllerini merakla bekliyordum. Kimini izlediğim, kimini izlemediğim oyunlarda görev almış, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu sanatçıların ödül kazandıklarını öğrendikleri an yaşadıkları coşku, günün getirdiği karamsar havayı bir ölçüde dağıtıyordu. Ama, bu havanın dağılmasında en büyük etken, ödül açıklamak ya da almak üzere sahneye gelenlerin çoğunluğunun tepkilerini dile getirmeleri oldu.
Sinema alanında En İyi Oyuncu ödüllerini kazanan Damla Sönmez yurt dışında bir festivalde, Serdar Orçin de sette görev başında oldukları için katılamadılar törene, ama Yardımcı Rolde En Başarılı Oyuncu seçtiğimiz Bennu Yıldırımlar ve Murat Cemcir ile Komedi dalında En İyi Oyuncu ödüllerini kazanan Tuğçe Altuğ ve Kıvanç Tatlıtuğ ile bu dalda Yardımcı Rolde En Başarılı oyuncular Gonca Vuslateri ve Cengiz Bozkurt oradaydı. Onur Ödülü verdiğimiz iki oyuncudan biri olan Güler Ökten “Son zamanlarda yaşadığımız moral yorgunluğuna şifa gibi geldi” diyerek aldı ödülünü. Genco Erkal’ın İzmir turnesinden gönderdiği mesajı jüri arkadaşım, değerli oyuncu Tülay Günal okudu: “Muammer Karaca Tiyatrosu’nu yeniden yaşama geçirrmeye söz veren” dediği anda başlayan alkışlar, metnin sonuna dek dinmek bilmedi: “Umutlarımızı yeşerten, kentimize baharı getiren Ekrem İmamoğlu’na teşekkür ederim”.
Tören boyunca, sahneye çıkanların büyük çoğunluğu, umutsuzluğa teslim olmadıklarını “Herşey Çok Güzel Olacak” sloganı ile dile getiriyordu. Ödül vermek üzere sahneye gelen Menderes Samancılar,“Biz sanatçıları politikacılardan ayıran şey, ödülü kazanan biz olmasak da, kazananları alkışlamayı bilmemizdir” diyerek gecenin en anlamlı konuşmalarından birini yaptı. Bennu Yıldırımlar, “Tanrı bizi ülkemiz için hazırlanan karanlık senaryolardan korusun” derken,
bence yılın en iyi filmi olan “Anons”la ‘Ensemble’ (Canlandırmada bütünlük) adını verdiğimiz özel ödülü kazanan dört oyuncu adına Murat Kılıç “Bir ricam olacak, yeniden sayabilir miyiz oyları” diyerek mizah silahına sarılıyordu.
Rengin Uz başkanlığındaki Tiyatro Seçici Kurulu’nun verdiği Üstün Akmen Genç Oyuncu Ödülü’nü kazanan Uğur Kanbay, “Kimsenin ötekileştirilmediği bir dünya” özlemini dile getirirken, Çolpan İlhan Sanata Değer Katan Kadınlar Ödülü’nü alan yazar-yönetmen-oyuncu arkadaşım Nesrin Kazankaya, “Bu memleketin öncü, cesur insanlara, kadınlara ihtiyacı var” diyor; Seçici Kurul Özel Ödülü’nü kazanan D.T’da Laçin Ceylan’ın sahnelediği “Bir Peri Masalı Radyum Kızları” oyuncuları ödüllerini “Direnen işçi kadınlara” ithaf ediyordu. Geçen yıl komdi-müzikal dalında En İyi Oyuncu ödülünü kazanan Özge Özder, “Karanlığa karşı sanatla savaşmak”tan söz açarak, “Güneşin balçıkla karartılamayacağını” vurguluyordu. Bu dalda En İyi Oyuncu seçilen Levent Ülgen, “Bizim kötülükle işimiz olmaz” diyerek içinde yaşadığımız karanlık günlere gönderme yapıyor, Ceren Taşçı “Bir arada durarak, umudumuzu kaybetmeyeceğiz” diyordu. Geçen yıl En İyi Kadın Oyuncu seçilen Aysel Yıldırım, ödül vermek üzere sahneye geldiğinde, “İçimizde yeşertilen duygu, hergün biraz daha yükseltilen bir haksızlık duvarı olursa, o duvardan ilk düşenler de, umarım onlar olur”diyordu. Craft’ın “Fotoğraf 51” oyunuyla Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu seçilen Funda Eryiğit’in mesajı da kısa ve netti. “Biz kazandık. Gene biz kazanacağız!”
Salı akşamı, duygu dolu bir etkinliğe daha tanık oldum, İKSV Salon’u dolduran dostlarla birlikte. Serenad Bağcan’ın albümü “Serenad”ın lansman gecesinde. Sıradan bir konserin ötesinde, özenle hazırlanmış bir programdı. Serenad’ın tüm aile fertleri (yurt dışında olan bir kızkardeş hariç) oradaydı. Kardeşlerini ve halası Selda Bağcan’ı biliyordum elbette, ama babası Savaş Bağcan’ın, amcaları Serter ve Sezer Bağcan’ın da müzisyen (besteci ve yorumcu) olduklarını bilmiyordum doğrusu. Serenad, onlara bir gönül borcu olarak hazırlamıştı bu albümü.
“Bülbül zincire vurulur mu hiç” diye yazmıştı Savaş Bağcan, Selda 70’lerin sonunda hapse atıldığında. Bugün hapse tıkılan yüzlerce aydını anımsamamak, hüzünlenmemek elde değildi şarkıyı dinlerken... “Serenad” albümünde, aralarında Fazıl Say’ın iki bestesinin de olduğu, yedi güzel şarkı var. Geceyi “Herşey çok güzel olacak!” diyerek noktaladı Serenad. Bu dileğe katılmamak elde mi?