Anne olmayı çok isteyen biri olarak yazıyorum bunları. Başlıkta sorduğum sorunun cevabını ilk ben veriyorum. Olmamalı.
Bu konuda çok net olan arkadaşlarım var hayatımda. Asla çocuk istemiyorlar. Çünkü onlara ne güvenli bir hayat, ne de gelecek sunabileceklerini düşünüyorlar. Ve ben bu cesur, kararlı duruşlarına büyük saygı duyuyorum. Çünkü kimsenin acısının sebebi olmak istemiyorlar. Bencil değiller. Hatta bu yüzden yadırganıp geleneksel aile modeline zarar verdikleri düşünülüyor.
Yaşadığı kötü hayatın bedelini evladına ödetecek, türlü çeşit travmaya sebep olacak, kendinden daha çok sevemeyecek, ona vakit ayıramayacak, onunla gelen dertlerden yaka silkecek, o sorumluluğu alamayacak kimse anne baba olmamalı. Hatta hayvan dahi sahiplenmemeli. Çünkü nefes alıp veren her şey ilgi istiyor. Sevgi, özen ve sabır istiyor.
O ilgiyi, sevgiyi, sabrı veremeyeceksek fanusta yaşayan balığa dahi sahip olmamalıyız.
Bizlerin anne babaları zor koşullarda büyümüşler. Özellikle babalarımızdan tek bir sevgi belirtisi görmeden büyüyen bir nesiliz. ‘Ama onlarında babaları kötü davranmış’ savunmasına da inanmıyorum. Sui misal emsal olmaz. Kötüyü değil iyiyi örnek alarak yol alabilmeli insan. İnsan olmanın da evriminde koşuludur bu. Kötü olmayı seçmek kolay olandır.
Yürümeyen, yürümeyeceği gün gibi belli olan evliliklerden geriye sadece enkaz çocuklar ve çocukluk anıları kalıyor maalesef… Çevremde de gördüğüm bu. Anne ve babanın yanlış seçimlerinin sonucu darmadağın olan birçok hayat. Travmalarıyla güçlenip çok güzel başarılara sahip olan çocuklar elbette var ama çok az sayıda. Dünyaya getirirken fikrini almadığımız her bireyin sorumluluğunu almak zorundayız.
Elbette değişen dünyayla kuşaklar arası çatışmalar artacak. Bize doğru gelen, bizden sonrakilere gelmeyecek. Ama günün sonunda içindeki sevgiyi kaybetmemek en önemlisi...
Aklımızı kaybettik
Adnan Oktar suç örgütüyle ilgili yayınlanan belgeselin ardından, yeni görüntüler, belgeler, bilgiler ardı ardına düşüyor gündeme. İnsanın aklını kaybetmesine sebep olacak kötülükler, işkenceler. Bir önceki yazımda dediğim gibi insanlığımızdan utandık. Yaşadığım sürece bu kadar kötü olabilmeyi asla anlayamayacağım. Asla kabul edemeyeceğim.
Örgüte, 11 yaşındaki kız çocuğunu kendi elleriyle getiren bir anneden bahsettiler izlediğim bir programda. İşte tam olarak bundan bahsediyorum. Herkes anne baba olmamalı. Böyle anne baba olanlara en ağır cezalar verilmeli. Nasıl bir işe girerken sağlık raporu alıyorsak, ebeveyn olmak isteyenlerinde psikolojik taraması yapılmalı.
Yapılmalı, edilmeli derken geçip gidiyor hayat ve malesef günün sonunda elimizde hiçbir şey olmuyor. Hep dediğim gibi, umuyorum bunca kötülüğün ve kötünün içinde yaşanabilecek bir dünya bırakabilir bizden sonra gelecek nesillere...