En sevdiğim günler geldi. Hem kalabalık sofraların yasemin kokusuyla karıştığı yaz akşamları hem de insanlık için küçük fakat benim için önemli bir gün. Doğum günüm.
Verdikleriyle, aldıklarıyla, acı ve tatlı her anıyla öğretici bir yıldı…
İnsan kendi doğum gününe bu kadar önem verir mi demeyin. Verir. Herkes vermeli. Çünkü ne yaşarsak yaşayalım bu eşsiz deneyime gözlerimizi açtığımız gün her insan için önemli… Sevgililer günü, anneler günü ya da herhangi başka özel güne takılmıyorum çok fazla. Ama sevdiğim herkesin doğduğu gün çok kıymetli benim için. Kendimde dahilim buna. Küçükken de böyleydim. Doğum günü haftası heyecandan yerimde duramazdım... Hala daha aynı mutluluk hissi midemde.
Günün sonuna ‘’iyi bir insan’’ olabilmek ve bir gün öldüğümde arkamdan iz bıraktığım insanların hatırlarında güzel bir anı olabilmek tek gayem bu kısa koşturmada…
Yaşarken uzun gibi gelen bu süreç aslında bir göz açıp kapama hikayesi... İçine sığdırdıklarımızsa hayatta bırakacağımız izler….
Yaş almanın derin keyfi ve huzuru içimde... Yaşamımın en üretken ve verim alabildiğim günleri 30’lu yaşlarımdan sonrası... Hep denir ya ‘’20’lere dönebilsek’ diye. Ben hep üç onluk yaşlarımda kalabilirim. 30’dan sonrası benim en şahane anlarım…
Doğrusuyla, yanlışıyla daha çok öğrenerek bir yaşı daha devirmenin verdiği o tatlı hüzünde cebimde.
Oldum olası sevdiğim o yaz akşamlarında, sevdiklerimle olabilmenin mutluluğu...
Zor günler geçirdik mi? Evet. Belki daha zor günler geçireceğiz. Ama nefes alıp veriyor olabilmenin şükranı kalbimde.
Teşekkür ederim
Geçen doğum günümde annemin geçirdiği büyük bir ameliyatla, sağlıklı ve sevdiklerinle birlikte olmanın ne kadar önemli olduğunu an bir kez daha hatırlattı... Geri kalan her şey bir şekilde olup gidiyor. Sağlıklı ve sevdiklerin hala yanındayken hep bir adım öndesin…
Hiç sevmemiş gibi sevip, hiç sevilmemiş gibi sevilebileceğini, aile olabilmeyi, arkadaş olabilmeyi, en yakın dost, oyun arkadaşı olmayı, her zor yolun bir çıkışı olduğunu, nefes aldığımız her anın kıymetini, yaşam pamuk ipliğine bağlı olduğunu, az ama sadık dostlarının olması gerektiğini öğretti.
Ne kadar çok sevdiğimi ve bir o kadar da sevildiğimi gördüm…Oyun arkadaşımı, en büyük aşkımı buldum… Zor anları artık tek başıma sırtlamam gerekmediğini öğrendim. Bir köpek sahiplendim. Bütün hayvanların annesi olmayı öğrendim. Değişime direnmemek gerektiğini bir daha hatırladım. Sivri uçlarımı törpülemeyi öğreniyorum. Yeni bir 365 gün daha kim bilir neler öğretecek…
Gelsin, bildiği gibi.
Büyük felaketler de sığdı bu yaşımda ülkemde… Gözyaşı döktük, ciğerimiz söküldü, yenildik, birçok haksızlığa uğradık ama umudumuzu hiç yitirmedik, yitirmiyoruz. Elbet bir gün kırıldığımız yerlerden yeniden yeşereceğiz… O güzel günlere inanan mutlu bir yusufçuk havalanacak…
Teşekkür ederim hayata, ailem için, dostlarım için, bana sunduğu mükemmel anlar için, iyi kötü tüm deneyimler için. Yine gözlerimi açsam bu hayata, yine aynı hayatı, aynı aileyi, aynı sevdayı, aynı dostları isterim. Hoş gel 38!