Hayat öyle bir anlık. Yarın, haftaya ya da seneye plan yaparken birdenbire tüm dengeler değişiyor, her şey değişiyor. Ölüm gibi sonsuz bir ayrılığın olabileceğini aklına bile getirmiyor insan. Ve birdenbire o acıyla yüzleşip, değer mi bunca şeye dedirtiyor hayat. 

Bir bakmışsın şu an mücadele ettiğin tek bir şeyi yanında götürememişsin. İyi kötü güzel anılar sadece ardında kalan. Kimin kalbine ne kadar dokunduysak o mirasımız. 

Eski bir dostun ölüm haberi ile bitirdim geçen haftayı. Yaşam doluydu. Zor yollardan geçmişti ama yine de pes etmemişti. Aklımın ucundan geçmezdi emek emek kurduğu hayatına son vereceği. Çünkü hep o deli dolu, çocuksu coşuşuyla bir yol bulurdu. 

Kendime kızdım önce keşke arasaydım diye. Küs değildik ama uzun süredir görüşemiyorduk. Hayatı yolundaydı. İstediği her şeye tek tek kavuşuyordu… Baba olmuştu. Ama öyle değilmiş. Sonra ona kızdım, ne kadar bencilce davrandı diye. O hiçbir şeyi umursamayan adamın arkasında kocaman acılar varmış. Başa çıkamıyormuş. Aklıyla kalbinin savaşında, bu dünyada olmama fikri galip gelmiş. Şimdi ardında kocaman bir boşluk bıraktı gitti herkese.  Soru işaretleri, vicdan azabı. Annesi bir daha gülemeyecek, çocuğu babasını hiç tanıyamayacak. Beraber maça gidemeyecekler. Ders çalışamayacaklar. Birlikte yüzemeyecekler. Bisiklet sürmeyi babasından öğrenemeyecek… Bu ve bunun gibi birçok güzel an asla yaşanmayacak… Bizlerde hep o hayat dolu haliyle hatırlayacağız. Umarım gittiğin yerde o hep aradığın huzuru bulmuşsundur. 

Daha yakın olduğumuz günlerde, beni kardeşin gibi gördüğün için, bana evinizi açtığın için, hep mutlu olmamı desteklediğin için, sayamayacak kadar çok olan anılarımız için teşekkür ederim arkadaşım. 

Huzurla kal.