Geri sayım başladı; değerli okurlarım, benim yazımı okumakta olduğunuz şu saatten, 14 Mayıs sabahı saat 08’e kadar tam 48 saat kaldı…
Yine sizlerin bana attığınız mesajlardaki gibi “Geliyor gelmekte olan; gidiyor gitmekte olan”…
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün 29 Ekim 1923’te kurduğu Cumhuriyetimizi “Yüzüncü yılı” ile taçlandıracağımız Cumhuriyet Bayramımızı kutlama hazırlıklarımız için görevlendireceğimiz Cumhuriyetçi kadrolarını o hilesiz, hurdasız, temiz oylarımızla sandıktan çıkarmaya siyasetçi hitabı ile sorayım: Hazır mısınız?
Yani 21 yıllık “yalan, dolan” edebiyatı ile oyalayan Erdoğan ve çanak tutucularını kendi yarattıkları lisanla(!) uğurlayalım:
Bay bay Erdoğan ve ayak yalayıcıları… Bay bay…
Evet, az kaldı az!
Geliyor gelmekte olan 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve de 28. Dönem Milletvekillerimiz…
Tek Adam’ın yönettiği “Başbakansız, kolu, kanadı kesik varlık gibi” ortalıkta gezinip, önüne gelene “posta koyan!” bu “iktidarsız iktidar’ın gider ayak seçim alanlarında çocukların ellerine verdiği taşlarla çıkardığı savaşa(!) dünyanın hiçbir köşesinden tasvip gelmedi…
Kısacası 14 Mayıs saat 17.00’de sandıklar açılınca tek kelimeyle: CUMHURİYET KAZANACAKTIR…
Peki, siyaset lisanı ile ‘Topal Ördek’ Erdoğan’a 13. Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğu “Bay bay Erdoğan” diyecek mi?
Pek sanmam! Kibar adam Kılıçdaroğlu, onu yine kibarca saltanat sarayından uğurlayacak, kendisi de Çankaya’da ikamet edecektir…
İnanıyorum ki, diplomasız diplomata, diplomatik terbiye içinde “güle güle” diyecektir…
Özellikle yüce Türk Milleti ve de Cumhuriyet’in ilk defa oy kullanacak gençleri de gelecek nesillere, Türk’ün gerçek lisanı ve nezaketini yaşayarak anlatacaktır…
Gördüğünüz gibi 48 saat sonra hepimiz özlediğimiz günlere böyle kavuşacağız…
* * *
Çok iyi biliyorum ki, sizlerin akılları hep “Bay Bay”da… Hadi gelin de dış ülkelerdeki şu “güle güle”nin karşılıklarına, daha doğrusu 15 Mayıs’tan itibaren nasıl söyleneceğine bir bakalım:
Goodbye Erdoğan…
Cheerio Erdoğan…
Addio Erdoğan…
Ta ta Erdoğan…
Pip-pip Erdoğan…
Arrivederci Erdoğan…
Auf Erdoğan…
Aloha Erdoğan…
…
Tabii Erdoğan’ın “Bay Bay Kemal”ine karşılık biz dünyadaki birçok güle güle deyişi ile hitap ettik. Sanırım sürçü lisan etmemişimdir…
Eh! Ettiysek affola…
* * *
Bizimki güncel konular ve de nezaket sınırları içinde yazılmış bir “uğurlama yazısı” niteliğinde…
Anlaşılan, siyasi literatürde söylenenler o kadar çabuk unutuluyor!
Bugünün sarmaş-dolaş olanlarının dün söylediklerine dönüp bakarsak, ne bu sütun, ne de kitaplar yeter!
Yine sosyal medyada gezinen anılar arasında Bahçeli’nin geçmişte Erdoğan’a söylediği sözler de yenilir, yutulur gibi değil; “Hayırsızın 15 günü kaldı! İşbirlikçinin 15 günü kaldı! Erdoğan acele etsin! Ya kaçacak, ya adalete hesap verecektir!”
Ve tabii ki şeref, şerefsiz lafları havada uçuşan hitapları!
Açıp Google’a bakın sesli ve görüntülü miting konuşmalarını bir dinleyin.
Daha fazlasını buraya almadım!
Ya bir de Bahçeli’nin, Millet İttifakı’na karşı “Alsalar, alsalar vücutlarına mermi alırlar!”
sözleri neyi çağrıştırıyor?
Anlamak mümkün değil!
Demek ki; iktidar oyunları, ısıtılan koltukları “gerçekler ve idealleri” anlatmaya yetiyor…
Hele Hüda Par’ın Batman’daki mitinginde Türk Bayrağı’na rastlanmayışı da işin başka bir yönü!
Sonuç: 14 Mayıs gecesi “Değişim şart” hale gelmedi mi?
* * *
İsterseniz sosyal medyada dolaşan mesajlardan bir tanesi ile yazıma noktayı koyayım:
“Anamızı alıp gitmiştik…
Şimdi 14 Mayıs’ta anamızı, babamızı, teyzemizi, amcamızı, halamızı, dayımızı, eniştemizi, eşimizi, çocuğumuzu, komşumuzu alıp da sandığa gideceğiz!”
Az kaldı az!
14 Mayıs akşamı CUMHURİYET kazanacak…
İktidarsız iktidara GOODBYE!