"Ah kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya..."
"Beni sorarsan,
Kış işte
Kalbin elem günleri geldi
Dünya evlere çekildi, içlere
Sarı yaseminle gül arasında
Dağların mor baharıyla
Sis arasında
Denizle gül arasında
Yanımda kediler, kuşlar
Fikrinden dolaşıyor"
"Acı varsa onu duymak başka, acıya yenik düşmek başka.
Acıya yenik değiliz ne ben ne de şiirim"
Git oldu can, sürgün geldi dayandım,
Sürgün yine geldi dayandı
Kitapları topladım, çocukları giydirdim…”
(Kadın Olanın Türküsü)
“…Her şey birikir
Gösteren parmaklar, gören gözler
Susan konuşan birikir
Yargılarlar davasız dosyasız
Silahsız sözcüksüz kansız kavgasız
Dağ mı değil, ova mı
Kent mi alan mı, değil
Bir ülke insan birikir”
Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka
Senet senet satılmadan önce
Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
Tanrı parsellenip kapatılmadan önce
Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin"
"Gözlerim dalmış neyi bekliyorsun dediler,
güzel günleri dedim.
Özlemekten geliyordum yol yorgunuydum.
Hayatın içinde hayatı özlemekten..."
"Yer gök arasında çaresiz kalmışız
Gemiler gelsin eski çağlardan
Gemiler dolusu aydınlık gelsin"
"...Büyü de baban sana
Baskılar işkenceler alacak
Kelepçeler gözaltılar zindanlar alacak
Büyü de
Büyüyüp onyedine geldiğinde
Büyü de baban sana
İdamlar alacak..."
"Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün,
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün,
Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün,
Herşeye rağmen ellerin üşür,
Üşürse beni unutma..."
"İlk kez bekledim ölümü;
Bir dostu bekler gibi..."
Gülten Akın...
İnceliklerin şairi...
Okundukça devleşen şair...
Türk şiirinin direnişçi kalemi...
9 yıldır dizeleri, şiirleri...
Ve biz, onsuzuz...
O dizeleri; kadınların eşitlik mücadelesinde, işçi ve emekçilerin insanca bir yaşam mücadelesinde, kimi zamanda durup ince şeyleri düşünmeye vakit yaratanların kavgasında yerini bulmuştur.
Behçet Necatigil şiirleri için “Senin bir tek şiirine, ben bütün şiirlerimi değişirim” demiştir. Eleştirmenlere gör de;
kadınlığı, karanlığı, ince şeyleri, aşkı "kadından şair mi olur?" diyenlere tokat gibi çarparak yazmıştır.
Türk şiirinin en lirik, en toplumsal ve aynı zamanda acıyı, mücadeleyi;
"karakteri" yapmış şairidir de Gülten Akın...
**
Şiirleri İngilizce, Almanca, Fransızca, Flamanca, İtalyanca, Bulgarca, Arapça, Lehçe, İspanyolca ve İbranice'ye çevrilmiştir .
Çeşitli akademik çalışmalara konu olmuştur.
40’ı aşkın şiiri bestelendiği gibi, kimi kısa oyunları yurt içinde ve yurt dışında sahneye konmuştur
Akın'ın...
**
"Durup ince şeyleri düşünmeye vakit yaratalım diye yazan ve şiirinde dediği gibi bir filmin orta yerinde uzanıp elimizi tutan, dünyaya her gün yeni doğan bir bebeğin gözlerinden bakan Gülten Akın insan sorumluluktur demeden önce, “Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz / Senet senet satılmadan önce” diyerek önümüze koyarken bütün gerçekliğimizi mütevazı ve nahif bir şekilde “Seni sevdim” diyebilecek cesareti gösteriyor. Kalemini oynatanlara açılıyor dizeleriyle hepimize.
(Ekim Deniz Akrarslan-Evrensel'deki yazısından)
**
12 Mart faşist darbesinden sonra,
Zülfü Livaneli'nin sürgünde bulunduğu yıllarda Brüksel'de çıkan ilk 33'lük plağındaki türkülerinden birinin sözleri de Gülten Akın'a aittir:
"Selam olsun bizden önce geçene.
Selam olsun dosta, hasa, çile çekene.
Selam olsun dayanana, düşene.
Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına."
**
Bu dünyadan ince ruhlu bir Gülten Akın geçti...
Ölümsüz şiirlerin şairine saygıyla...