1946 yılında Türk Basın Birliğinin kapatılmasından sonra bir grup gazetecinin arayışları sonucu kurulan İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye’nin en önemli ve prestijli meslek örgütlerinden biridir.
Benim için hem meslek örgütü hem ev hem aile hem yuvadır.
İnsanlık için önemsiz fakat benim için hayatımın mihenk taşı burada olmak. Bu kuruma başladığımda 27 yaşındaydım şimdi 38. Dile kolay 11 yıl. Yeri geldi evimden daha çok vakit geçirdim ofiste. Yeri geldi ailemden daha çok gördüm işyerimdeki arkadaşlarımı. En zor günleri de en mutlu günleri de paylaştık.
11 yıla öyle çok şey sığdı ki... Acılarım, sevinçlerim, ayrılıklarım, başarılarım... Birçok insan dokundu hayatıma, birçok insanın hayatına dokundum. Umuyorum ki, kimseyi incitmemişimdir.
Kendimi bildim bileli gazeteci olmak istedim ben. Babam da başka bir sektörde olmamı. Başka yönlere gittim fakat hep dönüp dolaşıp geri geldim. Radyo -TV okudum ve İzmir'e döndüm. Uzun süren işsizlik, maaşsız teklif edilen işler... 27 yaşında, sektör hakkında hiçbir şey bilmeyen, kimseyi tanımayan ama umutlu bir kadındım. Atila Sertel’in telefonuyla değişti hikayem. Önce gazetemizde başlayan yolculuğum daha sonra cemiyetimize geçerek devam etti.
Üyelerimiz, gazeteci büyüklerim, gazeteci arkadaşlarım ailem oldu. Kurumda ki arkadaşlarım dostum…
İzmir basının Cemiyet Serap’ı oldum. Bu uzun yolda her gün daha büyük bağlılıkla, gelişerek, olgunlaşarak geldim.
11 yıla sığan birçok insan, binlerce anı, birçok deneyim. Aramızdan ayrılanlar, aramıza yeni katılanlar.
Hepsine minnettarım.
Tanıdığım, hayatıma dokunan, hayatına dokunduğum kim varsa teşekkür ederim. Bilmeden kırdıklarımdan da özür dilerim.
İyi ki böyle bir ailenin parçasıyım, iyi ki yollarımız kesişti.
İyi ki doğdun İzmir Gazeteciler Cemiyeti, iyi ki doğdun 9 Eylül Gazetesi…