Yolunuz mutlaka Basmane Garı dolaylarından geçiyordur! Oradaki dükkan sahiplerinden birine, “Aziz Vukolos Kilisesi nerede?” diye sorarsanız mutlaka size yol gösterecektir.
İşte o kilise kompleksi içinde bulunan eski bir binada Basın Müzesi var.
İtiraf etmeliyim; bu müzeyi daha önce gezmemiştim. Meğer büyük eksiklikmiş!
Başka bir itiraf daha: Bu müzeyi gezmek için değil, Aziz Vukolos’ta yapılacak bir etkinlik için gitmiştim. Biraz erken gidince oradaki estetik bir binanın kapısında “Basın Müzesi” yazısını görmüş ve içeri girmiştim.
***
İzmir’in basın tarihindeki yerini anlatan görseller dışında öldürülen anıtsal gazetecilere ve onlara ait anısal değerdeki malzemelere ev sahipliği yapıyor bu müze. Ve duvarda 10 Ekim 1957 tarihli bir manşet dikkati çekiyor: “D. Partiyi İktidardan Uzaklaştırmaktan Başka En Küçük Bir Umut Işığı Kalmamıştır!”
Adı “Haber” olan gazetenin sahibi M. Ali Keskin, yazı işleri müdürü ise Nuri Nencan’dır. İstikamet Matbaası’nda basılan bu gazetenin yönetimi Halim Alanyalı pasajında bulunuyormuş.
Haber Gazetesi’ndeki haberi okurken kulağınıza Atilla İlhan’ın sesi geliyor. Odanın bir köşesindeki televizyonda, onun yıllarca önceki televizyon sohbetlerinden birini izleyince orada takılıp kalıyorsunuz. “Zenciler Birbirinize Benzemez” adlı kitabının çıkış noktasını anlatıyor. Gerçekten çok ilginç bir öykü!
Kısa bir zaman da olsa, Atilla İlhan’ı özlemle izlerken, onun televizyon sohbetlerini anımsıyor ve hüzünle mutluluğu bir arada duyuyorsunuz.
***
Öldürülen Gazeteciler bölümü ise duygu yüklü bir başka bölüm. O gazetecileri acıyla anımsıyor, onlara ait kimi eşyayı görerek duygulanıyorsunuz.
Kimler yok ki; Uğur Mumcu’nun Komodor 64’ü, Abdi İpekçi’nin, Çetin Emeç’in daktiloları, Ümit Kaftancıoğlu’nun deri çantası, Metin Göktepe’nin öldürüldüğünde üzerinde bulunan kazak, Tarık Dursun’un yeleği ve kol saati, Ahmet Taner Kışlalı’ya ait bazı anılar…
Kapıdan çıkınca yarı zemin altı bölümde “Matbaa ve Karanlık Oda” bölümüne giriyorsunuz. Orada, eskiden kullanılan Tipo Baskı bölümü ile eski teknoloji ile fotoğraf baskılarının yapıldığı ve agrandizörün bulunduğu odayı gezerek teknolojinin nasıl değiştiğini görüyorsunuz.
“Başka ne var?” diye sormayın, lütfen gidin ve görün!