Her gün yeni bir yalan.
Şimdi de tarihi değiştirmeye çalışıyorlar.
Ortaöğretim İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitaplarında Osmanlı Padişahı Vahdettin'in , ülkeden kaçtığı yönündeki ifadeleri 'İstanbul'dan ayrıldı' şeklinde değiştirmişler.
Tarihi gerçekleri değiştirmek bu kadar kolay mı?
Bakın Vahdettin,İstanbul İşgal Kuvvetleri Başkomutanı İngiliz Harrington'a yazdığı mesaja;
''İstanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden, İngiltere devletinden iltica ve bir an evvel İstanbul'dan naklimi talep ederim, Efendim.''
İstek İngiltere hükümetince kabul edilir. Tarih 16 Kasım 1922.
Vahdettin, Malta köşküne giderek 4 karısına veda eder. Onları General Harrington'a emanet etmek zorunda kalır.
Kaçış planı Harrington tarafından hazırlanmış, kendisine Tuğgeneral Julıen Steele ve humbaracılar komutanı Albay Volston yardımcı olmuştur.
Plan uyarınca 17 Kasım Cuma günü Vahdettin,oğlu Ertuğrul ve birkaç yakın adamı Saray'ın arka bahçesinde eğitim yapan İngiliz askerlerinin nezaretinde iki ayrı ambulansa bindirilir.
Yıldız Sarayı'nın Şişli-Kağıthane tarafına bakan arka kapısından şiddetli yağış altında çıkar, maceralı bir yolculuktan sonra rıhtıma varırlar.
Biraz açıkta gri bir ejderha gibi yatan ve üzerinde Malaya yazan zırhlıya yanaşırlar. Vahdetin'i merdiven başında Harrington karşılar. Geçmiş olsun dileğinden sonra şöyle der;
''Majesteleri, artık İngiliz toprağında, güvenlik içindesiniz!''
General Harrington gemiden ayrılmadan önce Padişah'ın sığınacağı yeri kesin olarak kararlaştırmak gerekir. Malta'ya gitmesi uygun görülür. Sonra istenilen bir yere gidebileceği söylenir.
Malaya Zırhlısı süratle Marmara'dan çıkar, Ege Denizi'nde ilerlerken akşama dek yalnızca kahve ve sigara tüketen Vahdettin'in dudaklarından;
'Heyhat!... Mukadderat!... Böyle imiş.'' sözcükleri dökülür.
Vahdettin'in kaçış öyküsü kısaca böyle...
Şimdi ders kitaplarında bu hikayeyi görmezden gelip, gerçekleri değiştirerek, saklayarak neyi amaçlıyorlar?
Tarihi gerçekleri çarpıtarak Osmanlı hayranlığı mı yaratmak amaçları?
Hiç gerek yok. Zaten ulusça Fatih'le, Kanuni'yle övünüyoruz. Ama bırakın çocuklarımız tarihteki hataları, yanlışlıkları basiretsizlikleri de öğrensinler.
Milli Eğitim Bakanlığı'nca düzenlenen ''Medeniyet Bilinci Semineri''nde Padişahlar anlatılıyor, dini bilgiler veriliyor. Abdülhamit var, Erdoğan var. Atatürk yok, devrimler yok.''
Nereye kadar gerçeklerden kaçacaklar?
Dün Öğretmenler Günü'ydü. En büyük Başöğretmen Atatürk'ün izinde giden, Atatürk devrimleriyle yeni nesilleri aydınlatan öğretmenlerimiz elbette bu yalancı ders kitaplarına bağlı kalmayarak öğrencilerine gerçekleri öğretecekler.
Yeni nesil kimin kaçtığını, kimin ayrıldığını mutlaka öğrenecek.
AKP bu yalanlarına devam ederse, seçim sandığına gömüldüğünün hemen arkasından da büyük bir olasılıkla ''Ayrıldık'' diyecek...