Bu hafta hangi markayı yazsam diye düşünürken, yayın yönetmenimle yaz mevsimi, uzun yolculuklar, seyahatler derken konu bir noktada benzin istasyonlarına ve ardından temiz tuvaletlere geldi. Çagın çocukları bilmez, eskiden uzun yolculukların en büyük sıkıntılarından biriydi. Hijyenik olmayan tuvaletler. Yol kenarında mecburen girilen, ama bir an önce çıkmak için dua edilen o tuvaletler…

İşte bu sorunu kökten çözen bir isim var: Nurten Öztürk. Opet’in Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi olan Öztürk, Temiz Tuvalet Kampanyası ile tam 16 yıl içinde 9 milyondan fazla kişiye hijyen eğitimi verdi. Sadece benzin istasyonlarını değil, okulları, tren garlarını, belediyeleri kapsayan bu projeyle, Türkiye’de hijyen anlayışını değiştirdi.

Bu projeyi araştırırken, Opet’in sadece bir akaryakıt markası olmadığını fark ettim. Bu, bir öğretmenin hayaliyle başlayan, bir ülkenin hijyen kültürünü değiştiren bir markanın hikayesi.

******

Nurten Öztürk, köy enstitüsü mezunu bir öğretmenin kızı. Biyoloji öğretmeni olmak için çıktığı yolda, fizik öğretmeni Fikret Öztürk ile tanışıyor. İkisi de yıllarca öğretmenlik yapıyor, öğrenciler yetiştiriyor. Mersin’e taşındıklarında Fikret Öztürk madeni yağ işine giriyor. Nurten Öztürk de öğretmenliği bırakıp ona katılıyor. Erkek egemen bir sektörde, kadın olarak var olmanın zorluklarını eşiyle birlikte aşıyor. Ve bir karar alıyorlar: Büyük şehirlerden önce köylerde büyümek.

Bir röportajında okumuştum. O dönemde BP’nin bir yöneticisi, köylerde istasyon açma fikrini küçümsüyor. Ama Fikret Öztürk kararlı: Bizim için en doğrusu bu, diyor. Mersin’de temelleri atılan şirket, 10 yıl içinde Türkiye’nin başarılı akaryakıt ve madeni yağ distribütörü oluyor.

1992’de İstanbul’a taşınıyorlar. Kendi akaryakıt dağıtım şirketlerini kurmaya karar veriyorlar. Öztürk’ün “Ö”sündeki noktaları çıkartıp, petrolün ilk üç harfiyle birleştirerek Opet ismini yaratıyorlar.

**************

2000’lerin başında Opet hızla büyüyor. Koç Holding’in dikkatini çekiyor ve 2002’de ortaklık yapıyorlar. Ancak markayı rakiplerinden ayıran asıl unsur, topluma dokunan projeleri oluyor.

Nurten Öztürk’ün öncülüğünde başlatılan Temiz Tuvalet Kampanyası, hijyen standartlarını yükseltmek için benzin istasyonlarından okullara, tren garlarından belediyelere kadar geniş bir alana yayılıyor. İstanbul’daki tüm okullarda Temiz Okulum, demiryolu ulaşımında Temizlik Rayında gibi projeler hayata geçiriliyor. Malatya’da su ve tuvalet hijyenine yönelik eğitimler düzenlenirken, domuz gribi salgını döneminde Opet istasyonları özel koruma uygulamalarıyla güvence altına alınıyor.

Zamanla uluslararası boyuta taşınan projeyle, 2012’de Suudi Arabistan ve Makedonya’da binlerce öğrenciye hijyen bilinci kazandırmış. Bence en büyük başarı, Türkiye’de milyonlarca insan için temiz tuvaletlerin artık bir standart haline gelmesiydi. IPRA Sosyal Sorumluluk Büyük Ödülü dahil birçok ödül kazanıyor. Nurten Öztürk, erkek egemen bir sektörde kadın çalışanları istihdam ederek bir ilke imza atıyor. Mesleğin cinsiyeti yoktur, diyor. Ve Opet, kadın istihdamını artıran öncü markalardan biri oluyor.

İşte tam da bu yüzden, Temiz Tuvalet Kampanyası sadece bir hijyen projesi değil, bir kültür değişimi oldu. Artık uzun yolculuklarda temiz bir mola yeri bulmak, geçmişte olduğu gibi bir lüks değil, standart hale geldi. Bunun arkasında, vizyoner bir eğitimci ve girişimci olan Nurten Öztürk ve onun kararlılığı var. Bugün yolda durup gönül rahatlığıyla bir istasyona giriyorsak, bunun farkına bile varmadan, aslında büyük bir dönüşümün içinde yaşıyoruz. Sadece tuvaletleri değil, alışkanlıkları ve beklentileri de değiştiren bu projeye ve Nurten Öztürk’e teşekkür etmek gerek. Ve tabii ki, temizliğin sadece bir mekanda değil, bir anlayışta başladığını bizlere gösteren Opet’e de…

Nurten Öztürk’ün dediği gibi: Temizlik bir kültürdür. Kültür egitimle başlar.

İyi okumalar dilerim.