Bu nasıl bir aşk?
Hangi taşı kaldırsan karşınıza Katar çıkıyor.
Bu ara Kanal İstanbul gündemde.
Ülke can derdinde, iktidar sükse peşinde.
Konuyu şöyle bir irdeliyorsun, bakıyorsun orada da Katar var.
Adamlar yıllar önce yöreyi parsellemeye başlamışlar.
Doymuyorlar nedense.
Projektörleri üzerimize çevirmişler, daha ne yutabiliriz diye bakıyorlar.
Yağma Hasan'ın böreği ya...
Güzelim Boğaz'da almadıkları yalı, edinmedikleri köşk kalmadı.
Şimdi iktidarın ham projesine ağızlarını sulandırıyorlar.
Dizi dizi bankalar, yayın kuruluşları, sanayi kuruluşları.
Al al bitmiyor.
Bakın iddiaya göre geçen yıl kendisine BMC'yi almasını öneren Erdoğan'a, Ethem Sancak ne cevap vermiş; ''Katar'la nerdeyse tek millet iki devlet haline geldik.
Allah da gani gani para vermiş Katar'a.
Emir de sizi kırmaz.
Katar devletini ve silahlı kuvvetlerini bana ortak ederseniz bu işin altından kalkarız.''
Ya işte böyle.
Katar Ordusu'nun Tank Palet fabrikasına yapışması BMC üzerinden böylece gerçekleşmiş.
Şimdi Kanal İstanbul saçmalığını parsel-parsel yutmaya çalışıyorlar.
Aslında proje Ekrem İmamoğlu'nun dediği gibi 16 milyonun sorunu değil, 80 milyon vatandaşın sorunu.
Nereden tutarsanız tutun, lime-lime dökülüyor, elinizde kalıyor.
Askerler, sratejistler, bilim adamları projenin stratejik sakıncalarını bir-bir ortaya döküyorlar.
İstanbul'un bir ada haline gelmesiyle, Birinci Ordu'nun Trakya ile irtibatının kesileceğini öne sürüyorlar.
Montrö Anlaşması'nın hedefte olduğu, Karadeniz'de kıyısı olmayan devletlerin savaş gemilerine getirilen kısıtlamaların kaldırılacağı iddiaları havada uçuşuyor.
ABD'nin Montrö'yü delme amacından söz ediliyor.
Ya çevre felaketi...
Yörenin yarısı tarım arazisi.
Kalanı meralar ve ormanlar.
Ayrıca İstanbul'un su ihtiyacının bir bölümünü karşılayan Sazlıdere barajı da bölgede.
Hepsi ortadan kalkacak.
Karadeniz'den Marmara'ya açılan bu ikinci musluk Hidrojen Sülfürle birlikte Marmara'nın da idam fermanı olacak.
Bilim adamları İstanbul'da 8 milyon nüfuslu bir ada oluşacağını bunun da deprem riskini artıracağını söylüyorlar.
75 milyar liralık bir yatırımdan söz ediliyor.
Sen bu parayı yatırıma yönelt.
10'dan fazla ilin işsizlik sorununu çözersin.
Bölgedeki çiftçiyi perişan edeceğine onları sübvanse et.
Ne için bu cinayet?
İstanbul Boğazı'ndaki trafiği azaltmak,deniz kazalarını önlemek, geçecek gemilerden para kazanmak içinmiş.
Koca bir palavra!
Baku-Tiflis-Ceyhan boru hattı hem boğaz trafiğini rahatlattı, hem de deniz kazalarını azalttı.
Zaten boğazlardan parasız geçme hakkına sahip olan gemileri sen paralı İstanbul Kanalına nasıl yönlendireceksin?
Yoksa yandaş mütahhitlere ya da Katar'a gemi geçiş garantisi mi vereceksin?
Hiçbiri olamaz. Burnumuza Katar'ın Kanal aşkıyla birlikte pis-pis rant kokuları geliyor.