Televizyonum açık, izliyorum, Akbelen ormanı direnişini… Biber gazı, copa karşın kadınlarımız erkekleriyle ön safta.
Kahraman yürekli nenelerimiz, annelerimiz, bacılarımız dimdik.
Ağaçlara sarılmışlar, bırakmıyorlar.
88 yaşında Zehra Nene gözü gibi koruduğu ağaçlara sarılmış.
Bu fotoğraf, Akbelen Direnişi’nin simgesidir.
Bu zulüm kabul edilemez!
Hüzünleniyorum. Sonra Hilmi Yavuz dizelerini mırıldanıyorum:
“Hüzün ki en çok yakışandır bize/ Belki de en çok anladığımız…”
Hınç ve öfke birikimimi doğuruyor gördüklerim.
Hele bir jandarmanın bir gazeteciye yakın mesafeden yüzüne sıktığı biber gazını görünce ayağa kalkıyorum oturduğum yerde:
“Son sözümüzü söylemedik/ Kavga yeni başlayacak…”
Ol nedenle, “Biz ki ustasıyız vatan sevmenin/ umut, saklımızda ölümsüz bayrak/ kırmızı, kırmızı/ dalga dalgadır” dememiz, Ahmed Arif dememiz ve de demekle yetinmeyip, kavgasını vermemiz gerek bir onurlu, bir namuslu adamlar gibi ayakta kalabilmek için.
Bir dostum gönderiyor, Orman Genel Müdürlüğü’nün paylaştığı görseli.
Bakıyorum, acı acı gülümsüyorum…
Çok güzel bir tepede yemyeşil ormanlık alan fotoğrafı.
Üzerindeki yazan slogan;
“Benim Adım ORMAN. Beni sev ki yaşayalım. ORMAN candır”
Ne ilginç değil mi?
Bir yandan orman sevgisi aşıla, ağaçları yeşilimizi korumaya davet et insanımızı.
Öte yandan birileri servetine servet katsın diye jandarmasıyla polisiyle devlet desteğinde de katliam yap o ormanda.
Nasıl soruyordu “Hani Benim Gençliğim” de Ahmet Kaya;
“Bu ne yaman çelişki anne?/ Kurtlar sofrasına düştüm/ Hani benim gençliğim anne?”
İnsan gibi yaşamak boynumuza borçtur, Ahmed Arif’in dizelerindeki gibi dört yanımız puşt zulası olsa da!
Nazım’ın “Davet’’indeki gibi;
“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...”
Kavgada safından kopma, Akbelen’e dokunma!..