Tamam anladık.

Deprem öldürmez, bina öldürür.
İyi de bu binalar gökten zembille mi iniyor?
Deprem Amerika'da, Japonya'da sıradanlaşmış bir doğa olayı.

Türkiye'de ise doğal afet.
Cumhurbaşkanı ''Depremi durdurmak mümkün mü?'' diyor.
Kimsenin böyle bir talebi yok zaten.
Ama niye her depremde onlarca, yüzlerce, binlerce kişi ölüyor?
Bu çöken binaları kim yapıyor?

Kim izin veriyor?

Kim göz yumuyor?
Gördünüz Elazığ'daki, Malatya'daki binaların halini...
Betonları helva gibi olmuş.

Demirleri kurşun kalem kalınlığında.

Demir mi, tel mi belli değil.
Vincin ucundaki beton yığını tandır kebabına dönmüş.

Demirinden salladığında löpür-löpür dökülüyor.

Kalitesiz deniz kumuna çimentoyu adeta tuzlukla dökmüşler.

İki kalem de demir döşedin mi al sana kolon-kiriş...
Peki arkadaş kim bu binanın müteahhidi?

Bu binayı yapımında kim denetlemiş?

Ruhsatını kim vermiş?
İşte bu masum canları kimin öldürdüğü ortada.

Hırsız müteahhitler, haraççı mühendisler, rüşvetçi belediyeler elbirliğiyle cinayete ortak olmuşlar...
Ne oldu kentsel dönüşüm?
Tabii Bağdat caddesinde, Alsancak'ta, Çankaya'da kentsel dönüşüme herkes girer.
Bir koyan müteahhit beş alıyor.

Oralarda rantsal dönüşüm var, balıklama atlıyorlar.
Ballı kazanç getirmeyen Sivrice'ye niye gitsin adam...
Şu beşibiryerde yandaş müteahhitler oraya giderler mi?

Milletin şeyini şey yapan adam acaba iki tuğla da Sivrice'ye koyar mı?
Erdoğan ''20 yılda ne yaptınız?'' diye soranlara ateş püskürüyor.

Hiç önemli değil, ben de merak ediyorum ne yapıldı?
Kentsel dönüşüm ortada...
''Toplanma alanları'' diye bir kavram vardı.

30 metrekare bahçeyi çevirmişler, ortasına da ''Toplanma alanı'' tabelası asmışlar.

Geniş alanlar ya AVM olmuş ya da rezidans.
Öyle ya deprem olduğunda depremzede vatandaş kahvesini nerede içecek?

Hamburgerini nerede yiyecek?

Ayakkabısını, gömleğini nereden alacak?
60 milyar deprem vergisi ne oldu? diye soruyorlar.

Yanıtını yıllar önce Maliye Bakanları Kemal Unakıtan vermişti;
''Milleti aldatmanın alemi yok.

Vergiyi getirirken bir gerekçe aranmış.

Deprem Vergisi denmiş.

Bütçe açığını kapatmak için konmuş.''
Daha sonra yine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu vergilerin duble yollara harcandığını belirtmişti.
Bilim adamları yıllardır sağır kulaklara feryat ediyorlar.

Uyanmak üzere olan fay hatlarını, deprem risklerini anlatmaya çalışıyorlar.

Profesör Naci Görür Elazığ ile ilgili raporunun TUBİTAK tarafından reddedildiğini söylüyor.
Tabii TUBİTAK'ın başka meşguliyetleri var.

''Ayet okunarak yetiştirilen fasulyenin daha sağlıklı büyümesi'' projesiyle uğraşıyorlar.

Dergilerinden Darwin'i çıkarmakla uğraşıyorlar.

Depremden onlara ne...
İşte 20 yılın kısa özeti böyle.
Deprem sonrasına hiç girmiyorum.
Elazığ Valisi yaptığı açıklamada ''Kamuoyunda da algı çok iyi'' demiş.

Bu iş algı operasyonu ile olmuyor Vali Bey.

Japonya'da 3 yıl üstüste deprem konusunda bilgi edinmişsiniz ama bu konuda Elazığ'da ne yaptığınızı açıklasanız da biz de bilgilensek...